Tarık İnce

Öğrenme Sanatı

Tarık İnce

 “Öğrenme, ruhun uyanışı; eğitim ise bu uyanışın mihmandarıdır.”

Bireysel ve kolektif gelişim anlamındaki tekamül ve dönüşümü hızlandıran etken manasındaki katalizör kavramlarıyla şekillenen öğrenme kavramı, dönüşümsel yolculuğumuz için son derece önemli bir mihenk taşı olduğundan tarih boyunca düşünürleri, eğitimcileri ve araştırmacıları sürekli meşgul etmiştir. 

Yunan filozofu Aristoteles, öğrenmeyi erdemli bir yaşam sürmek için gerekli görmekte ve bireyin hem entellektüel olarak hemde ahlaki tekamülünü tamalaması olarak değerlendirmektedir.  Diyalektik ve maieutik (doğurtma sanatı) yöntemleriyle tanınan Sokrates, sorgulama yöntemiyle, öğrenmenin genellikle bilmediğimiz şeyleri kabul etmekle başladığını ifade etmiştir.

Modern düşünürler öğrenmeyi dışsal katalizörler olan ödül ceza mekanizmasıyla bireye çevreye uyum sağlama becerisi olarak ele alırken, diğerleri dikkat ve hafıza gibi bilişsel süreçleri ön plana çıkararak bireyin zihinsel tekamülünü bir içsel keşif süreci olarak ele almaktadır. Bir başka grup ise bireylerin içerisinde bulundukları sosyal çevreyi katalizör olarak kullanarak bireyin etkileşimler kurarak kendi anlam dünyasını oluşturmasını nihai ülkü olarak belirlemektedir. Bununla birlikte rol modelleri ve gözlem yapmayı başat faktörler olarak değerlendirerek bireyin davranış repertuarı oluşturup sosyal tekamünü gerçekleştirebileceğini ileri süren düşünürlerde bulunmaktadır. Son olarak güvenli bir ortamda bireyin ihtiyaçlarının karşılanmasının nihayetinde kendini gerçekleştirme olarak sonuçlanabileceğini ileri süren düşünürler bulunmaktadır. 

Bu bağlamda öğrenmeyi ele alırken sadece ezber yapmayı ya da ulusal sınavlarda başarı göstermeyi temele alan bir bakış açısı eksik kalacaktır. Bu eksiklik de içerisinde bulunduğumuz çağın en büyük krizlerinden olan nitelikli insan yetiştirme sorununa biraz daha geniş bir perspektiften bakabilmemize yardımcı olabilir. Öğrenmenin temel boyutları yukarıda ifade ettiğimiz gibi aslında zihinsel, duygusal, sosyal, fiziksel ve ahlaki gelişimi de kapsamalıdır.

Öğrenmenin zihinsel boyutunda bilgi edinme, anlama, analiz, değerlendirme ve sentez becerileri yer almaktadır. Duyuşsal boyutta ise tutum, değer, motivasyon, ilgi ve öz-yeterlik gibi içsel özellikler bulunmaktadır. Fiziksel olarak kas koordinasyonu, el-göz uyumu, hareket becerileri gibi fiziksel beceriler bulunmaktadır. Öğrenmenin iş birliği, iletişim, grup içinde çalışma ve sosyal etkileşim becerileri gibi sosyal boyutuda bulunmaktadır. Nihai olarak da etik karar verme, sorumluluk alma, adalet ve empati gibi değerlerde ahlaki boyutunu oluşturmaktadır.

Sonuç olarak, öğrenme bilişsel, sosyal, duygusal, deneyimsel ve ahlaki boyutları bir araya getiren uzun bir yolculuktur. Hem aklı selim bir düşünme ve kişisel keşif gerektirir, hem kalbi selim bir varoluşun en rafine hali olan ontolojik bir derinlik hemde zevki selim bir estetik duyarlılığın, ahlaki inceliğin ve ruhsal olgunluğun birleştiği bir zarafet hâlini kapsamalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları