Tarık İnce

'Kendini Keşfet: Öğrenme Stilinizi farkedin'

Tarık İnce

Hiç kendinize en etkili şekilde nasıl öğrenebilirim diye sordunuz mu? Ya da onca uğraşıma rağmen herhangi bir şeyi tam olarak öğrenemiyorum diye hayıflandınız mı? Öyleyse gelin birlikte bireysel keşif sancılarından önemli bir içgörü sunan Sokrates’in “Kendini bil” (Gnothi Seauton) deyişiyle çıkalım bu haftaki yolculuğumuza. Sonra da “Kendini bilen, Rabbini bilir” ifadesiyle bu yolculuğun nihai menzilini hatırlatan Mevlana hazretlerinin klavuzluğuyla seyreyleyelim hep birlikte. Hepimiz akademik, profesyonel ya da çalışma hayatımızda bazı bilgi, beceri ya da tutumlar edinmek zorunda kalıyoruz çoğu zaman. Ama bazen onca vakit ve enerji harcamamıza rağmen bir takım şeyleri öğrenme konusunda zorluklar yaşayabiliyoruz. Önceki yazılarımızda değindimiz üzere bu durum büyük oranda bir zihniyet meselesidir ancak bazen kullandığımız strateji, yöntem ya da tekniklerdeki eksikliklerden de kaynaklanıyor olabilir.

Anadolu irfanının kadim bilgeliğinden damıtılarak günümüze kadar intikal eden “ Usûl varsa, vusûl olur; usûl yoksa, fusül olur” düsturu, tam da bu noktayı veciz bir şekilde dile getiriyor. Bu düstur, alelade bir metodolojik ilke gibi görünse de, özünde önemli referanslar barındırmaktadır aslında. “ Arapça “asıl” kökünden türeyen “usûl” sözcüğü, kökler, temeller, ilkeler ve yöntemler anlamına gelmektedir. Gayemize varabilmek için takip edilmesi gereken yol, yöntem ve metodu ifade eder. “Vusûl” kelimesi ise, sözlük anlamının ötesinde, “maşukuna kavuşmak” veya tasavvuf literatüründe “Hakikate ulaşmak” gibi derûnî ve spiritüel bir kavuşmayı dile getirmektedir.

Bilgi sahibi olmakla kalmayıp, hakikate ulaşmak ve nihayetinde kendi özümüze vasıl olmak için, doğru bir yönteme ihtiyaç duyduğumuzdan, en verimli şekilde nasıl öğrendiğimizin yani öğrenme stillerinin farkındalığı önemlidir. Öğrenme biçimimizi ya da “yaklaşımımızı” fark etmek, kendimizi tanıyıp anlamak için yapabileceğimiz en sağlam hamlelerden biridir. Çünkü, zihinsel ve ruhsal donanımımızın bilincine varıp, güçlü ve zayıf yönlerimizle baş edebilme ve gerçek irade sahibi özgür bireyler olabilmemize imkân sağlayabilir. Vusûl, bu bağlamda harici bir zafer değil bilgelik ve faziletli bir ömür sürebilmektir.

Günümüzde bilgiyi nasıl algılayacağımızı, işleyeceğimizi ve hatırlayacağımızı belirleyen “Usûl” eğitim psikolojisinde öğrenme stili olarak tanımlanmaktadır. Herkesin öğrenme yönteminin farklı olduğunu vurgulayan modern eğitim psikolojisi, bu farklılıkları anlamak ve sınıflandırmak için VARK Modeli ve Kolb'un Deneyimsel Öğrenme Modeli gibi çeşitli öğrenme stili modelleri geliştirmiştir.

Neil Fleming tarafından geliştirilen ve Görsel, İşitsel, Okuma/Yazma ve Kinestetik olmak üzere dört temel algısal tercihten oluşan VARK Modeli, bireylerin hangi duyusal kanallar aracılığıyla bilgi almayı tercih ettiklerini belirlemek için geliştirilmiş kullanışlı bir yöntemdir. Modeldeki V harfi – Visual (Görsel) öğrenme stilini temsil etmekte ve bu stili baskın olan bireyler bilgiyi grafikler, tablolar, diyagramlar gibi görsel araçlarla öğrenmeyi tercih ederler. Modeldeki A harfi– Auditory (İşitsel) öğrenme stilini temsil etmekte ve dinleyerek, konuşarak ve sesli anlatımlarla daha etkin öğrenenleri temsil eder. Reading/Writing (Okuma/Yazma)’yı temsil eden R harfi okuyarak ve yazarak öğrenmeyi tercih eden gruptaki insanlara atıfta bulunur. Son olarak K harfi – Kinesthetic (Kinestetik) öğrenmeyi yani yaparak, deneyimleyerek ve fiziksel etkileşimle öğrenmeyi tercih eden grubu temsil etmektedir.

Bireylerin edindikleri tecrübelere binaen bilgiyi nasıl inşa ettiklerini ve kullandıklarını açıklayan bir diğer model ise David Kolb’un öğrenmeyi dört aşamada oluşan döngüsel bir yapı olarak tanımladığı Deneyimsel Öğrenme Modeli’dir. Birinci aşama bireyin doğrudan deneyim yaşadığı Somut Deneyim aşamasıdır. Daha sonra bu deneyimler üzerine düşünme ve gözlem yapma aşaması olan Yansıtıcı Gözlem başlar. Bu düşüncelerden yola çıkarak teorik çıkarımların yapıldığı Soyut Kavramsallaştırma aşamasına geçilir. Ve son olarak bireylerin öğrendiklerini yeni durumlara aktardıkları Aktif Deneme aşamasıyla tamamlanır. Kolb’a göre bu döngü sürecinde bireyler dört temel öğrenme stili geliştirirler. Somut deneyim ve yansıtıcı gözlem aşamalarının birleşiminden değiştiren öğrenme stili oluşurken, yansıtıcı gözlem ve soyut kavramsallaştırma aşamalarının birleşiminden özümseyen stil doğar. Bunlara ek olarak, soyut kavramsallaştırma ve aktif deneyimden ayrıştıran öğrenme stili oluşurken soyut deneyim ve aktif deneme aşamaları yerleştiren öğrenme stilinin gelişimini sağlar.

Sonuç olarak öğrenme deneyimlerimizi ezber ya da bir rastlantıdan ziyade bilinçle seçilmiş halis bir niyete dönüştürebilmek için öğrenme stilimizin farkında olmak gerekmektedir. Bu farkındalığı geliştirmek için bahsetmiş olduğumuz teorik çerçeveyi varış noktası olarak değil öğrenme yolculuğumuzdaki tabelalar olarak değerlendirmek gerekir. Bu farkındalık yaşam boyu sürecek olan dinamik ve esnek bir öğrenme yolculuğunu sağlam bir zemine oturtarak vusule ermemizi teminat altına alabilir. Sisifos’un kayasını bir kenara bırakıp, Rabbimizin “Her birinize bir şeriat ve bir yol (minhac) tayin ettik...” (Mâide, 48) ayetinin hikmetine haiz olmamız dileğiyle…

Yazarın Diğer Yazıları