
Yangınların Ortasında
Nesibe Aldemir
Gölgesine küf kokusu sinmiş zamanlarda yaşıyoruz. Alev alev yanan yangınların ortasında büyüyor ızdırabımız. Günlerdir gözümüzün önünde yanan ormanlarımız mı ciğerimiz mi bilemedik. İçindeki binlerce masum canlıların çaresizce döktüğü gözyaşları yakıyor bağrımızı derinden.
Bu içimizi yakan yangınlara sebep olanlara öfkemiz dağlar kadar. Kim yapıyorsa bu vatana ihanet ettiği açık. Kimin yaptığına dair birçok yorum yapılıyor. Kesinlik arz eden tek bir şey var ki ülkemin her yanını saran bu yangınlar insan eliyle kasıtlı olarak yapılıyor.
İçimizde dolaşan bu hainlerin hangi amaca hizmet ediyor bilinmez ama tespit edilip en ağır cezalara mahkûm edilmesi içten duamızdır. Vatanını seven, bu ülke için cananını göz kırpmadan feda edenlerin hatırına kimin bu işte parmağı varsa bulunmalı ve ormanları yakmanın bedeli ödetilmelidir. Aksi halde günden güne uyandığımız karanlık günlerimizin sayısı daha da artacak.
Afetler bizi bir araya toparlayan en acı birlikteliklerdir. Bu konuda iki paylaşımla ortalığı karıştırıp kenara geçenlerin iyi niyetli olduklarına inanmıyorum. Ateşin etrafında pervaneye dönen işçiler, canla başla yangına müdahale eden insanımız, yine sahada tüm imkânlarıyla var olan devletimiz… Tüm bunlara kör olan, iç karışıklık çıkaran, fitne ateşini yakmak isteyenler ateşe bir damla su taşımadıkları gibi bizi bize kırdırmak istiyorlar.
Konuştuğunuz kadar konuşun yaşananlar açıkça ortada. Deprem gibi bir afetin içinden çıktık. Eksiğiyle fazlasıyla devletimiz depremzedenin yanında oldu. Aç kalmadık açıkta kalmadık. Bunları inkâr etmeden yüreklice dile getirmek neden bu kadar zor anlam veremiyorum. Şehir dışındaki akrabalarımız bizleri aramadı, evlerine davet etmedi. O soğuk havada yaşamın acı gerçekleriyle yüzleşirken devletimiz bize sıcacık yurtlarını açtı. Aylarca evimiz kalır gibi rahat ettik.
Tamam her şeyimiz tam değil belki eksiklerimiz ve mağduriyetlerimiz de var. Ama genel anlamda yaralarımız yavaş da olsa sarılıyor, sarılacak. Yangının ortasında mücadele veren işçi kardeşlerim, abilerim, duyarlı insanlarımız size minnettarız. Klavye kahramanlığına soyunan bizler aciziz. Dualarımızla sizlerleyiz. Böyle zamanlarda birlik beraberlik duygularımızı pekiştirmekle mükellefiz. Birlikte bu vatanı yeniden yeşile boyamak için canla başla çalıştığımız projelerin içinde olmaya gayretli olacağız. Sürekli devletini kötüleyen, bu vatanın bütün nimetlerinden sonuna kadar faydalanan, oturduğu serin ağacın gölgesini bile hak etmeyenlerden olmayalım. Orman yangınlarında şehit düşen canlar hatırına dilimizi keskin bıçak misali kullanmayı bırakalım.
O yangın elbette sönecek. İbrahim’e serin olan, ateş güzel memleketimin ormanlarına da serin olacak biiznillah. Sahada var olan mücadelemizle, inancımızla, umudumuzla ve dahi duamızla… Bu yangın sönse bile yakılan fitne ateşleri yıllar yılı yanacak içimizde. O nedenlerdir ki ağımızdan çıkanlara dikkat etmekte fayda var. Her duyduğumuzu doğru kabul etmeyip etraflıca düşünmek de gerekli. Biz bu toprakların çocuklarıyız. Siyasi görüşümüz, düşünce yapımız farklı olsa da afetlerde bir ve beraber olmak zorundayız. Aksi halde yangınlarımız daha da büyür. Yapıcı eleştireler devam edelim eyvallah. Ama yatıp kalkıp birilerini suçlamaktan vazgeçelim. Herkesin siyasetçi herkesin sağlıkçı herkesin ekonomist olduğu bir dünyadayız ama unutmayalım ki çok bilen çok yanılandı vesselam.