
Sumud'dan Umuda
Nesibe Aldemir
Geçtiğimiz günlerde Gazze’ye insani yardım götürmek üzere yola çıkan Sumud Filosu Gazze’ye ulaşmaya ramak kala uluslararası sularda İsrailli teröristler tarafından baskına uğradı. Gemilerde çeşitli ülkelerden aktivistler, milletvekilleri, yazarlar, gazeteciler vardı. Esasen derdi davası insanlık olan canlar vardı.
Gemilerde ve teknelerde bulunanlar, İsrailli teröristler tarafından tutuklanarak çeşitli işkence ve insanlık dışı muameleye maruz kaldılar. Dünyanın gözü önünde bebek katleden, soykırım yapan Siyonist İsrail’in gerçek yüzüne yakın olarak şahitlik eden filodakilerin (insanlık derdi taşıyan insanların) anlattıklarını tüm dünya dinledi. Belki Gazze’ye ulaşsalardı bu kadar yankılanmayacaktı Gazze’nin sesi dünya denilen gezegenin sokaklarında.
İsrail’in kirli yüzünün ardında saklı olan korkusunu kıymetli Ayçin Kantoğlu “Kâğıttan kaplanı gördük ve geldik” şeklinde yorumladı. İşgal ettiği topraklarda kurduğu ablukayı kimsenin kıramayacağına inanmış bir İsrail var. Bu düşünü kurarken sırtını dayadığı Amerika olamasa acaba İsrail denen bir yapılanma kalır mı siz düşünün?
Kuru kuruya attığımız söylemlerin, sesimiz duyulur umuduyla katıldığımız yürüyüşlerin, tam anlamıyla hayatımıza geçiremesek de belli bir düzeyde hayat tarzımız olan boykotların ötesinde bir adım atmış olmak inanılmaz derecede kıymetlidir.
Sumud Filosu’nu eleştirenler oldu, gereksiz ve yararsız olduğunu düşünenler de. Bazıları filodan ülkemize gelenlerin yüzlerindeki gülümsemeleri anlamsız ve fazla buldular. Ama ve lakin 730 gündür içimizi yakan ateş dünyanın eylemsizliği ile daha kora dönmüştü. Bu ateşe az da su serpen Sumud Filosundaki TÜM İNSANLARA yürekten teşekkürler. Korkuyu, endişeyi bir kenara bırakıp ve dahi ölümü göze alıp insanlığın çiğnen onurunu yeniden ayağa kaldırmaya teşebbüs eden filodaki canlara yürekten teşekkürler. Gördükleri insanlık dışı muameleye karşı yeniden bu yolculuğa çıkmayı istediklerini ifade edenleri duyduk. Yeni filoların yola revan olacağı da yakındır.
Unutmayın bu yolculuk Gazze’ye atılan bir adımdı. Devamının geleceği kanaatindeyim. Sözde Müslüman ülkelerin sözde liderleri başta olmak üzere soykırıma sessiz ve eylemsiz kalan dünya liderlerinin de uyanışına sebep olacak diye umut ediyorum. Biz dünya sakinlerinin bağlanan basiretinin çözülmesine vesile olacak belki de. Yeni yollar deneyeceğiz, değişimin ve dönüşümün kapısı olacak SUMUD. Ablukayı fiziki olarak kıramasak da algı dünyasının kapılarını kıracağız.
Gemideki etnik, din, coğrafya ve dil farklılıklarına rağmen Gazze için bir olmak yaşadığımız dünyada tükenen umutlarımızı yeniden yeşertti. Dünyanın çöle dönen kurak topraklarını gözyaşlarımız ile suladık. Fidanlar diktik yeniden gönül coğrafyalarımıza. Geç de olsa bir bir büyüyüp koca ağaçlara dönüşecek o fidanlar.
Gazze ki yürekleri bir araya topladı. Direnişin sembolü olan, alanı küçük ama dünyada yankısı büyük şehirsin sen Gazze… Biliyoruz ki bağrında sakladığın acıların tarifi yok. 7 Ekim’den beri tarihte görülmemiş bir zulme şahitlik ettin. Bombardımanlarla tarumar edildin. Siyonist güçler binlerce Gazelliyi çoluk çocuk, kadın ve yaşlı demeden katletti. Zalimlere inat şehitlerini toprağına, bağrına bastın. Belki de sana yaklaştıkça kıymetli İkbal Gürpınar’ın “Gazze’nin kokusunu aldım” diye duyduğu o koku şehitlerinin gül kokusuydu. Hasılı kardan aydınlık gelecek sabahlara olan inancımız daha da arttı. Bugün değilse yarın, yarın değilse daha sonraki gün… Bir sabah gelecek kardan aydınlık…