Nesibe Aldemir

Sesimiz Kimin Sesi?

Nesibe Aldemir

İyiliğin gölgede kaldığı bir zamanda yaşıyoruz. İyilerin ezildiği ve iyiliğin kıymetsiz bir hale geldiği çağdayız. Bu haseple umutsuzluk ve mutsuzluk illetli bir hastalık gibi daima peşimizde dolaşıyor.

İnsanoğlunun olumsuz olanı büyütmek ve yaymak gibi bir hasleti var. Bu haslete bağlı kalarak yaşayanlar ister istemez kötüyü destekleyerek kötülüğü yaymaya da sebebiyet vermektedirler. Sosyal medya gibi mecralarda sürekli olumsuz haberler peşinden koşanlarımız dünyanın ne kadar karanlık bir yer olduğunu düşünmekteler. Yine izlerken yüreğimizi sıkıştıran haber bültenleri dünya yüzünde hiç iyi bir haber olmadığına bizi inandırıyor.

Arkadaş çevremizde, dostluklarımızda bizleri sürekli olumsuzluklara yönlendiren kişiler, ne yazık ki bizi olumsuz bir bakış açısıyla yaşamaya sürüklüyorlar. Hal böyle olunca maruz kaldığımız seslerin ortaya çıkardığı nağmelerde yaşama sevincimizi yitirmemize sebep oluyor.

Sürekli dedikodu yapanlar, yapılan bu dedikoduyla beslenip büyüyenler de kötülüğün sesini yükseltmeye katkı sağlıyorlar. Kişilik ve karakter zayıflığının göstergesi olan dedikodu, insanın ne kadar çaresiz olduğunu da ortaya koymaktadır aslında. Arkanızdan konuşarak günahlarınızın azalmasına vesile olan bu çaresiz insan toplulukları acizce yaşamayı kendilerine şiar edinmiş olacaklar ki yüzünüze söz söylemeye çekiniyorlar.

İşte bunca kötülüğün ortaya çıkardığı manzara, bize insan çeşitliliğini tanımakta fayda sağlıyor. Ne yalan söyleyeyim insanları tanımakta biraz gecikenlerdenim. Bu özelliğimin altında yatan sebep her insanın ayrı bir dünya olduğuna olan inancımdır. İlaveten her insanı bir öğretmen olarak da görmekteyim. Hayatımıza tanıklık eden insanlar, aynı zamanda bize hayatı öğretir. Bu nedenledir ki yaşadığımız her hadise bizim için çok kıymetlidir. Bu olumsuz da olsa yine aynı kıymeti taşır. Önemli olan bizim yaşadıklarımızdan elde ettiğimiz çıkarımlardır.

Hayatı bir medrese gibi görmek lazım. İçinde her türlü dersi barındıran bir medrese. Hocalarımız ise bazen sınandığımız insanlar bazen de yaşadığımız olumlu olumsuz hadiselerdir. Bu minvalde düşününce kalbimize ağır gelen şeyler hafifliyor. Yüzümüzde tebessüm çiçekleri açtıran insanların varlığını hatırlayıp kalbimizi mesrur eylemekle mesulüz. Yine bu hayatta nice iyilik öyküleri var ki onları yaymak da bizim mesuliyetimizde.

Hatırlasınız geçtiğimiz günlerde Samet Demir isimli baba, oğlu Ali Asaf'ın kanseri yenmesinden sonra sosyal medya üzerinden yaptığı duyuruyla balon uçurma hayali herkesi duygulandırmıştı. Baba Samet Demir paylaşımında “Arkadaşlar bizim fazla çevremiz yok. Oğlum kanseri yendi, balon uçurmak istiyor. Gelir misiniz?” ifadelerini kullanmıştı. Meydanları balonlarıyla birlikte dolduran binlerce insan ailenin sevincine ortak oldu. Ve bu görüntüler nicemizin yüreğini ısıttı.

Hâsılı iyiliği gölgelerden alıp gün yüzüne çıkaralım. İyilik de iyiler de kıymetlidir. İbrahim Tenekeci üstadımın deyimiyle “Kıymet bilinmek ister. Allah bizi kıymet bilen ve kıymeti bilinen kullardan eylesin.”(Amin) Yerini, yurdunu ve hududunu bilen insanlar iyiliğe karşı duyarsız kalmaz, kalamaz da. Yine konuştuğumuz sözlerin kalbimize huzur veya huzursuz olarak döneceğini unutmayalım. Ve hayatta neyi çoğalttığımıza dikkat kesilelim. Bir de derince tefekkür edelim sesimiz kimin sesi? Umulur ki iyilerden olup iyiliğin sesini yükseltenlerden oluruz vesselam.

Yazarın Diğer Yazıları