
Nurlu Bir Diriliş
Nesibe Aldemir
Toprağına masum bebeklerin kanı değen dünyanın kokusunda ne kadar huzur bulabiliyorsak o kadar huzur dolu içimiz. Zalimin kirli ayakları altında çiğnenen masum insanların hakkına sessiz kaldığımız kadar “hak hukuk” söylemlerimiz. Oyunlarıyla sokakları neşelendiren çocukların göğe erişen feryadına sağır kalabildiğimiz kadar duyuyoruz. Ve bu işlevini yitiren duyu organlarımızla hepimiz canlı olduğumuzu iddia ediyoruz.
İsrail yapılanmasının günlerdir Gazze’de yaptığı soykırıma sessizliğini koruyan insanlar, topluluklar, siyasiler, ülkeler… Bir gün bu sessizliğin getireceği felaketlere yer gök şahitlik edecek. Cennet kuşları misali kanatlarını uykuya çırpan Filistinli evlatlarımızın ahı yerde kalmayacak. Ve inancımız bu noktada tamdır ki Allah nurunu muhakkak tamamlayacak.
O nur, zaten tamamlanacak konforundan çıkıp yaşanan bu derin acıların içinden kendi karanlığımıza ne kadar ışık tutabiliyoruz? İşte mesele bu kıymetli dostlar. Filistinli kardeşlerimize yüreğimiz yanıyor eyvallah. Zaten insan olduğunu söyleyen her varlık bu zulmün karşında yer alacaktır. Fakat Müslümanım diyen her şahsiyet meseleye kalıcı çözümler üreterek yaşamanın formüllerini arayacaktır.
İsrail’in Gazze’ye yaptığı soykırımla gündemimizi yeniden saran boykot mevzusuna değinelim mesela. Boykotu kalıcı ve uygulanabilir kılmanın yollarını arayalım, bulalım ve bu konuda duyarlı olanların önüne serelim. Bu duruş hem ülkemizdeki firmaların kalkınmasına katkılar sağlayacak hem de zalimin rüyasını kâbusa dönüştürecektir. Mesela boykot listesindeki ürünleri market raflarından zamanla bir tekinin dahi kalmayacağı şekilde dizayn edelim.
Şu an pek mümkün görünmeyen bu fikirleri hayata geçirmek için tüm gayretimizle çalışalım. Bu alanda ömrünü bilime adamış mühendislerimizle kimyagerlerimizle istişareler ederek onların ürettiğinden daha kaliteli ürünler üretme yarışına girelim. En iyisini üretmek için devletimiz de kollarını sıvamalı ve bu yönde üretmeyi amaçlayan girişimcilerin projelerini destekleyen politikalar geliştirmelidir.
Bir tutam duyarlılık, bir tutam bilim ve bir tutam destekle boykot meselesine kalıcı çözümler bulabiliriz. Kimin gücü neye yetiyorsa, kimin elinden ne geliyorsa, İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali bir yerlerden başlamayı şiar edinmeliyiz. Aksi halde kedere saplanarak umutsuzluğa kapılmak ne bize ne de Filistinli kardeşlerimize fayda sağlayacaktır.
Bu bilinçten hareketle yürekleri duyarlılıkta birleşen kardeşlerim, gerek sosyal medya platformlarında gerekse STK’larda canla başla çalışmaktadır. Filistin’deki kardeşlerimize destek olmak amacıyla düzenlenen kermesler, boykot çağrıları, çeşitli gösteri ve eylemler derin bir uykudan uyanışın ayak sesleridir. Bu sesi duyan kalbim hüzünle sarılmış duvarlarına umut çerçeveli pencereler açıyor. Bir diriliş muştusu yükseliyor göğe. Ve köklerimiz mana âleminden toprağın en derinlerine doğru uzanıyor. Rabbim bu karanlık günlerimizi aydınlığımıza vesile eylesin, tamamlayacağı muhakkak olan nurdan bizleri de nasiplendirsin. (Âmin)