Nesibe Aldemir

Nasılsın Dünya?

Nesibe Aldemir

“Çocuğum kayıp oldu, nerede o! Huzayfa nerede? Yeter ey dünya! Zulme yeter artık, biz sivil insanız. Çocuklarım yemek yemeden şehit oldu. Yemin ederim çocuklarım yemek yemeden şehit oldu. Yeter artık yeter.” 

Diyerek Gazze’de feryat eden bir anne… Yüreğinde yanan ateşle oradan oraya koşuşturuyor. Yanındaki küçük bir kız çocuğu da hüngür hüngür ağlayarak onu ellerinden kollarından tutuyor. Teselli edecek belki de annesini ilerleyen günlerde. Bir bombanın hedefine gelmeyip de hayatta kalacak olursa. 

Nasılsın dünya, günahsız masum yavruların aç şehit olduğu bir zamanda? Biz evlatlarımız kahvaltı yapmadan evden çıktı diye üzülüyorken Filistinli bir anne evladı aç şehit oldu diye feryat figan halde. Nasılsın dünya? Mazlum kanıyla kırmızıya boyanıyorken toprağın, hangi mevsimlere yeşerir yaprağın? Söyle dünya söyle beyaz açan güllerin hatırına söyle de bilelim kalbimizi köz eden acıları duyuyor musun? Hercai açan menekşelerin kokusu, göbek bağı anasından henüz çözülmemiş bebeklerle mi gömüldü? Bu nedenle mi kalmadı tadın tuzun? 

Şehit tahtında Rabbine gülümsüyor telaş etme ey gönül diye avuturken kendimi yetim ve öksüz çocukların savaşın ortasındaki çaresizliğini, başını iki elinin arasına alıp tefekküre dalıyor kalbim. Sadece dualara sığınmak, bağış kampanyalarına katılmak aklar mı bizi mahşer gününde? Depremin etkisiyle bitmeyen enkaz çalışmalarını penceremin toza belenen kenarından seyrederken ruhumu saran endişeleri ve kaygıları sorguluyorum. Beni bu dünyaya bağlayan nedir? Beni bu dünya için üzen nedir? Ya da sevinçlerim nelerdir? Hepsinin ötesinde derdim nedir, davam nedir? Tüm bu suallerin cevabı nedir? Hastalanmış yüreğime “deva” nedir? 

Ümmetin ve dünyanın suskunluğundan şikâyet eden kalbim ne kadar Filistin’de diye soruyorum kendime? Nasılsın dünya? Nasılsın kalbim? Acının neresinde mesken tutuyorsun? Dünyalık kaygılarından ne kadar arınmışsın? Depremden ve ölümden korktuğun kadar Filistinli masum yavruların ahından, savaşta feryadı kulakları delen annelerin acısını paylaşamamaktan korkuyor musun?

G/özümüzü kör eden mal sevdası, putlaştırdığımız dünya nimetleri, bizi insanlıktan ve Müslümanlıktan uzaklaştıran arzuhallerimiz… Ne kadar Filistinliyiz, ne kadar davamıza sadığız, ne kadar insanız, ne kadar Müslümanız, ne kadar köklerimizi sonsuzluğa ulaştırma gayretindeyiz? Bu sorular yığınını tozlu raflara kaldırmış, suya sabuna dokunmadan yaşayıp gidiyoruz değerli dostlar. Oysa Filistin ağlıyorken biz gülemeyiz, mazlumun ahı dünyanın dört bir yanını sarmışken acının renginde açan güllerimiz kokmayacak… Ne diyordu şair acıya dair; 

“Seni de vururlar bir gün ey Acı
Uçuşup durduğun kanatlarından
Sazın, sözün, türkülerin tükenir
Ellerin koynunda kalakalırsın

Seni de vururlar bir gün ey Acı
Filistin'de sapan taşlı çocuklar
Dalın, kolun, fidelerin budanır
Kuru bir kütükle kalakalırsın”

Yorumlar 1
Hediye 18 Ekim 2023 08:37

Dünya nasıldır bilmem ama dünyalık yükünü sırtından atıp ahirete uçan şehitler bizlere ağlıyordur.

Yazarın Diğer Yazıları