Nesibe Aldemir

İnsandan İnsana Fark

Nesibe Aldemir

 “İnsandan insana şükür ki fark var” diyor üstad Sezai Karakoç Yağmur Duası şiirinin mısralarında. Ben de şükür ki gönülden gönle fark var diyorum. Yüreğimizi yasladığımız, gülüşünde ısındığımız, sesimizin tonundan ruh halimizi okuyan gönüller var çok şükür. Yoksa nasıl çekilirdi bu yalan dünyanın kahrı… Nasıl yol alırdı kalbimiz bunca karanlığa rağmen…

Ya hep anlayışı kısıtlı insanlarla çevrili olsaydı etrafımız, ya sözleriyle kalbimizde derin yaralar açanların kelamından başka sözler duymasaydık, ya da bizi halleriyle üzmekten sevinç duyanlardan başka kimsemiz olmasaydı ne yapardık? Karanlık çıkmaz sokaklardan nasıl kurtulurduk?

Düşünmek dahi zor geliyor yüreğimize bu cevabı ağır soruların yanıtını. Çünkü insan insanda nefes alır. Çünkü insan insanda dinlenir ve demlenir. Zifiri gecelerin aydınlık müjdesidir gönlümüze ferahlık veren insanlar. Çok kelam etmeseler de onların duruşu yeter, daralan ruhumuzu genişletmeye.

Yanında nefes aldığımız, alındı mı alınmadı mı diye kaygı duymadığımız, onunla konuşurken kelimeleri seçme derdiyle dertlenmediğimiz, her fırsatı laf çakmak için kollamayan, ruhu dingin yüreği engin insanlara ihtiyacımız var. Gönül penceresinden hayata genişçe bakabilen, geçmişi geçmişte bırakan, küçük hesaplara büyük önem göstermeyen yüreklere ihtiyaç var.

Hayat denilen bu uzun ve çetrefilli yolun hepimize yüklediği nice yükleri taşımak kolay değil. Her birimizin ayrı ayrı imtihanları var. Parmak izimiz misali hayatın yüklerini karşılama biçimlerimiz farklı. Tüm farklılıklarımızla bir arada yaşamakla mükellefiz. Kendimizi toplumdan, aileden, arkadaştan soyutlama lüksüne sahip değiliz. Bir ağaç misali daima yerinde durmak gibi bir karar da alamayız. Madem öyle birbirimizle güzel geçinmenin formülerini üretip bu formülleri yaşama geçirmek durumundayız. Aksi kendi kabuğunda çürümekten başka çaresi kalmayan insanlardan olacağız.

Unutmayalım ki insani ilişkileri iyi olan, sosyal çevresiyle barışık olan, insanlarla nasıl geçinilir iyi bilen kişilerin yüreğinde ayrı bir huzur vardır. Huzur kalbin en önemli besin kaynağıdır. Onu eksik bırakmak kalbi eksik bırakmak demektir.

Her sözüyle ayrı bir imada bulunan. Sözcüklerini sizi incitmek için bir silah olarak kullanan, beden diliyle yüreğinize ağırlık çöktüren, sizi aşağı çekmek için tüm azalarıyla seferber olan insanlar da geçer hayatınızın kıyısından köşesinden. Veya hayatınızın tam ortasında otururlar. İşte onlarla yaşamımız zindana döner. Yüreğiniz kaybolur karanlığın verdiği ızdırapta. Nefes almak dahi zor gelir onların eşlik ettiği zaman dilimde. Yediğiniz içtiğiniz zehir olur. Dakikalar, saniyeler ziyana uğrar.

Oysa hayatımız ziyan olacak kadar kıymetsiz değildir. Birinin vicdanına bırakılacak kadar da sahipsiz değildir. Onu yoktan edenin hatırına gönlümüze her gelen insanı misafir etmeyelim. Zorunlu olarak sürdürülmesi gereken ilişkilerimizde sınırlarımızı çok iyi belirleyelim. Hazreti insan olarak yaratıldığımızı unutmayalım. Yüreğimize yük olanı değil yüreğimizi çiçek bahçesine çevireni kendimize dost edinelim. Maddenin kölesi olmayıp insan insanın yurdudur medeniyetiyle yaşamayı bilenlere açalım gönlümüzü. Hatta birer minder verelim de rahat ettirelim huzur abidesi o güzel dostları. “Görünce mutlu olduğunuz insanlar vardır. Onlar ne güzeldir.” Diyor kıymetli İbrahim Tenekeci. Rabbim karşımıza görünce mutlu olduğumuz insanları çıkarsın. (Amin)

Yazarın Diğer Yazıları