
Gazze, Açlık ve Dünya
Nesibe Aldemir
Dünyanın sessizliğinde açlığa, ölüme ve yokluğa terk edilen Gazze… Seni satırlarımın arasındaki cümlelerde anmaktan utanç duyuyorum. Yaşadığım her an o kutlu direnişini hafızamdan atmamayı umuyorum.
Açlıktan ölen bebeklere anneleri son anlarında hangi nineleri fısıldar tezahür etmekte zorlanıyorum. Dünya üzerinde böyle bir katliama şahit olup eli kolu bağlı kaldığım için kendimden kaçıyorum. İçtiğim her yudum suda Gazze’de yaşanan çaresizliğin kederi boğazımda düğüm oluyor.
Lezzetleri tarumar eden ölümü sahne sahne film misali izlemek kalbimize ağır geliyor. Ahiretin, hesabın varlığına inanmak, bu dünyadaki her şeyin hesabını görecek Rabbimize iman etmek tek tesellimiz olsa da eyleme geçilmeyen söylemlerin kuruttuğu çöllerdeyiz.
Sözde Müslüman ülkelerin liderlerinin acizliği, körlüğü ve sağırlığı Gazze’de semaya yükselen çığlıkları susturmuyor. Yerin, göğün ve dağların dayanamayacağı katliama bizlerin g\özü hemhal oluyor. Kâinat bunca zulmü kaldırmakta zorlanıyor.
Açlıktan ve zayıflıktan kemikleri sayılan bebekler tüm dünyanın utanç kaynağıdır. Gün gelecek zulmün karanlığında sönen her ışık bizden güneş kadar hesap sormaya muktedir olacak. Dilimizdeki her ama bizi kör ve sağır eyledi. Ama gel gör ki yarın dilimiz sussa da tüm uzuvlarımız konuşacak.
Bu zulme Avrupa sokaklarından yükselen sesler kadar sesimiz yüksek çıkmıyorsa burada bir umursamazlık var demektir. Ellimizde telefon her anımızı çekip paylaşımlar yaptığımız sosyal mecralarda Gazze ile ilgili paylaşımlar yapmıyorsak duyarsızız demektir. Yine çeşitli yardım kuruluşlarıyla Gazze’ye el uzatmıyorsak bu davayı yeterince dert edinmemişiz demektir.
Daha önceden değindiğimiz gibi Gazze bizlere bir okuldur. Onu nasıl okuyorsak öyle de ondan mezun olacağız demektir. Bugün dualarımızda Gazze’yi her gün anmıyorsak eksiğiz demektir.
Sözde insan hakları mahkemelerinin sözde savunucuları insanlığın onuru ayaklar altında eziliyor. Biz bu katliamın neresindeyiz? Evet, belki açlıktan değil tokluktan ölüyoruz. Her şeyimiz var ama yokluk içinde kıvranıyoruz. Mutluluk arıyor umutsuzluk satın alıyoruz.
Gazze okulunu okumak hepimize ağır geliyor. Hâlbuki bugün orada yaşanan dramı anlamak ve o idrakte olmak için insan olmak yeterlidir. Sessizliği kendine şiar edinip Gazze’de yaşananları görmezden gelerek yaşamak da bir tercih meselesidir. Ya da zulmün yanında olup onunla aynı safta yer almak da…
Bizi çeşitli eğlence ve süsle oyalayan fani dünya hayatında tarihe düşmüş en kara lekedir Gazze’deki katliam. Bu katliamın izini kazıyan ve altına imza atan katilleri kendi halkları da bir yere not edecek. Nasıl can verdiği sır gibi saklanan katil Ariel Şaron gibi Netanyahu denilen zaliminden sonu elbette gelecek. Yine ona destek veren tüm zalimlerin de. Fakat biz nerede, ne kadar, nasıl batıldan ayrılıp hakkın yanındayız diye sorgulayalım kendimize. Sorgulamakla ne değişecek diyenleriniz olacaktır. Avrupa sokaklarından tüm dünyaya yankılanan sesler misali insanlığın onurunun yanında olacağız mesela. Hani Müslüman olduğumuzu söylüyoruz ya bu söylemi doğrulayan eylemlerimizle kardeşlerimize sahip çıkacağız. Görünürde belki zalimler hedefine ulaşacak olsa da senin duruşunuz baki kalacak vesselam…