Nesibe Aldemir

Eğitim sistemi çıkmazı

Nesibe Aldemir

Yeni eğitim-öğretim yılımız öğrenci, öğretmen ve velilerimize hayırlı olsun. Milyonlarca öğrencinin aynı yarışa sürüklendiği koca bir yıl. Çarşı pazar kitap, defter ve kırtasiye ile dolup taşarken bunca verilen emek velilerin gözüne dahi gelmiyor. 
 Mesele eğitim olunca sanki israf mubahmış gibi bir izlenim doğuyor. Orta yollu davranışlardan kaçınan veliler “oğlum/kızım tek okusun da ne olursa olsun” düşüncesiyle bir değil beş kalem alıyor. Kaynak kitaplardan koca koca kuleler çocukların neredeyse boyunu aşıyor. Yeter ki okusun fikrimiz aşırıya kaçan hallerimizi ayan beyan ortaya koyuyor. Öyle ya nice yokluk ve sıkıntılar içinde büyük başarılara imza atmış insanların varlığını unutuyoruz.

Okumak için elbette ki iyi bir rehbere ihtiyaç var. Bu anlamda kişiyi farkındalık sahibi yapan, yol gösteren, imkân tanıyan tabiri caizse onun elinden tutan bir rehber. Bu rehber kimimizin hayatında bir annedir kimimizin hayatında bir baba. Ya da bir öğretmen, kuzen, arkadaş, dost, dayı, amca veya çok değerli bir büyüğümüz. Bu insanların büyülü sandığımız tesirli bir sözüyle hayat ırmağımızın akışı bir anda değişebilir. Olmak isteğimiz yere gelebilir veya bu uğurda verdiğimiz gayret ile hayatımıza çeşitli tecrübeler katabiliriz. 

Her birimiz çocuklarımızın ve gençlerimizin okulda aldıkları eğitimle çok iyi sandığımız yerlere gelmelerini istiyoruz. Gayretimizde bu minval üzeredir. Fakat hayatın bazı geçekleri var ki bunları düşünmeyi ihmal ediyoruz. Öncelikle her çocuk aynı düzeyde başarılı olacak diye bir kaide yok. Bugün hemen hemen herkes üniversite mezunu ve işsiz.

Yıllarını eğitime adayan binlerce genç içinde saklı olan cevheri ortaya çıkaramamış. Tek düze devam eden eğitim sistemimiz ne yazık ki evlatlarımızın yetenek ve becerilerini geliştirmeye yönelik değil. Yine matematik dersindeki başarı karakter ve kişilik gelişimi dediğimiz değerlerin üzerinde önem taşıyor. Hal böyle olunca kendi özünden ve değerlerinden kopuk, kişiliği oturmamış nice üniversite mezunu bir nesil yetişiyor. 

İnsanlık kalitesinin pekiştirildiği, çocuğun yeteneğinin küçük yaşta keşfedildiği bir eğitim sistemi olsa her alanda nitelikli yetişmiş insanımız da olacaktır. Bu çok da erişilmez bir hayal değil aslında. Ev işlerinden sıyrılmış, alışveriş nedir bilmeyen, insanlarla iletişim kurmaktan yoksun, dini ve milli değerleri duyarsız, kısacası hayata değmeden sanal âlemde yaşayan, hırslı ama ve lakin başarılı çocuklar sınavlarda dereceler yapıyor. Meselemiz sadece bu değildir aslında. Üstelik her çocuk en iyi şekilde eğitim alıp en iyi yerlere gelecek diye bir kaide de yok. Nihayetinde her yönetici, doktor, öğretmen, avukat, hemşire, polis, amir, memur, mühendis vs. karakter sahibi ve işini hakkıyla yapan insanlar da değil. Kişileri sahip oldukları meslekler veya kullanıldıkları etiketler insan yapmaz. Bu gerçeği kabul edip göz önünde bulundurmalıyız. Kırtasiye ve eğitim masraflarına harcanan paraların gözümüze gelmiyor olması bizi “bütün sorumluluklarını yerine getirmiş ebeveyn” yapmaz.

Mevcut sistemin içerisinde payımıza düşen manevi sorumlulukları yabana atmamak gerekli. Aksi halde sadece eğitim sistemi çıkmazında yılları eriyen gençler özlerinin farkına varamadan yaşayıp gidecekler. Öyle ya onlara hayata nasıl bakmaları gerektiğini öğreten de bizleriz. “Sen yeter ki dersine çalış, sen sınavlarından yüksek not al, ben senin yerine her şeyi hallederim”  gibi cümlelerimiz onlara bu hayatta sadece neyin önemli olduğunu çok iyi yansıtıyor. Nezaket, güzel ahlak, maneviyat, yardımlaşma gibi insanı insan yapan değerleri hayatına geçirmesini önemsemiyorsak yarın belki derslerinde başarılı olacaklar fakat aynı başarıyı hayatın ortasında yalnız başına kaldıklarında sergileyemeyecekler. Eğitim sistemimiz bir çıkmaz olsa da çocuklarımızı ve gençlerimizi hayat denilen uzun ve bilinmezliklerle dolu olan yola yolcu ederken önceliklerimizi tekrar gözden geçirelim vesselam… 

Yazarın Diğer Yazıları