Nesibe Aldemir

Cehalet Gömleği

Nesibe Aldemir

Cehalet, kör bir kuyudur. O kuyunun içinde bir ömür yaşamaya mahkûm kalan onun koyu karanlığında seyreyler âlemi. O karanlığın verdiği siyahlıkta okur kâinatı, insanı ve doğayı.

O kör kuyulardan çıkma gayretinde olanlar, hayata farklı pencerelerden bakma gayretindedirler. Düz mantıkla hareket etmek yerine etraflıca düşünmeyi seçerler. Bu seçimin verdiği sonuç neticesinde karşılaştıkları sorunlara çözümleyici yaklaşırlar. İnsanların yoluna taş olmaktan ziyade yollarına engel olan taşları kaldırma çabasına girerler. Hayatlarını yaşarken itina ile yaşarlar. Cehalet gömleğinin her bir iliğini açtıkça hikmetin kapısına bir adım daha yaklaşırlar.

Kâinatın içerisinde yaşamanın soluk alıp vermekten ibaret olmadığını anlarlar. Çözülen her bir düğmenin cehalet gömleğinden kurtuluşa vesile olduğunu hissederler. Tercihlerini, olaylara ve insanlara bakışlarını yeniden gözden geçirirler. Hepsinden öte dünyaya nasıl bir siret ile yansıdıklarına odaklanırlar. Çünkü cehalet gömleğinden kurtulmanın ilk düğmesi kendini bilmekten geçer. Kendini bilen, kendini tanıyan her insan kendinde var olanı da bilir var olmayanı da. Eksilerine de vakıftır fazlalıklarına da. Ham taraf da tanır olgun tarafını da bilir. Hâsılı en çok da kendi halleriyle hemhâldır. Herkesten önce kendine yargıçtır.

O kör kuyulardan çıkmaya gönlü olanlar, ilk önce kendilerindeki bazı hasletlerden vazgeçmeye hazır olmalıdır. İnatlarını kırmalı, kibirlerinin başını ezmeli ve gönül kapılarını aramalıdır. Görünenin ötesinde düşünmeye meyyal olmalıdır. Hikmete ve hikmetin Sahibine ram olmalı yürekler. Bir konuşup bin susmayı yeğlemelidir. Böylece çözülür cehalet gömleğinin düğmeleri bir bir. Aralanır kapılar hikmete. Suretten sirete başlar yolculuklar. Hâsılı öğrenir insan dinlemeyi, konuşmayı, yaraya merhem olmayı, yük olmak yerine yük almayı hepsinden evla insan olmanın sırrına vakıf olur. Son nefese kadar oldum demek yerine olma gayretiyle yaşar. Engin dağları aşmak yerine engin adımlarla yolcuğun tadına varmayı seçer. Çözüldükçe düğmeler ışığın her huzmesinde canlanır hücreleri. Açılır gönül gözünün tıkanan gözenekleri. Ve geride kalır karanlık günlerin kasveti. Yaşamak ki bir parça arınmaktır cehaletin karasından. Nuruna gark olmaktır Yaratanın.

Sıyrıldıkça cehaletin gölgesinden ve karanlığından, anlam bulur dakikalar ve saatler. Günler huzur, neşe ve duayla karşılanır. Geceler tefekkür, tevekkül ve duayla yolcu edilir. Afiyette geçer ömür. Acı, keder, hüzün de misafir edilir gönül otağında neşe, sevinç ve huzur da. Yoluna çıkan engellere rağmen kâinatın bir parçası olmanın verdiği ferahlıkla yürürsün tüm yolları. Nerede dinlenip soluklanacağını kestirebilirsin. Samimiyetin kokusunu kilometreler ötesinden tanırsın. Ve dahi gönülce sevgileri ayırt edersin sahtesinden. Cehalet gömleğinin son iliklerine doğru yaklaştıkça aralanır kemalat kapıları. Karanlıklardan arınır kalpler. Daha iyi duymanın, daha iyi görmenin ve daha iyi okumanın arayışına girer.

Cehaletin insanı hapsettiği karanlık ve kör kuyularından kurtuldukça özgürlüğün ve özgünlüğün bahçesinde gezinir insan. Burada açan çiçekleri fark eyler. Farkında olmanın farkındalığını fark eder. Güllerin ve günlerin kokusunu duyar. Cehalet gömleğini çıkarıp kör kuyulardan kurtulur. İşte tam burada başlar insanın özüne yaptığı yolculuk. Burada durulur gönlün bulanık suları. Burada yakınlaşır kalpler Rahmana. Burada başlar anlamlı olmaya dünya yolculuğundaki serüvenimiz. O vakit mübarek ola yollar, o vakit kutlu ola yolculuklar vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları