Necip Cengil

Siyaset Savaş mıdır

Necip Cengil

İnsan iyi ve kötüyü ayırt edebilen, barışı seven, kavgadan da hoşlanabilen, savaşmaya meyilli, ötekini tanımlamayı vazife edinen, dinden ve ahlaktan bahseden ancak onlara sınır koyan veya onların sınırlarını aşan, kitabın ifadesiyle nankör-haddini aşabilen bir varlıktır. Tarih boyunca kavramlar oluşturmuş, bu kavramlara sınırlar koymuş, koyduğu sınırları yine kendisi aşmıştır. Siyaset de bu kavramlardan biridir. 

Siyaset yönetmektir, var olan farklılıkları idare edebilmektir ve bu da devleti doğurmuştur. Yine seyislik anlamıyla terbiye etmek, yarışa hazırlamak, yarışabilmesi için yaşatmaktır. Hukuku işletmek, cezayı ve ödülü adaletle işletmektir ve bu yönüyle de devleti/güç erkini gerekli kılmıştır. Yeryüzünde iyiler ve kötüler vardır, ahlak ve ahlaksızlık, etik ve etik olmayan vardır o halde siyaset bu halden haberdar ve ahlakla, etikle birlikte yürüyebilmektir. Ahlak ve etik devre dışı kaldığında siyaset kişisel hırs olur, çıkar kavgaları olur, kötüler kavgasında birine taraf olmak olur. Her durumda aslında siyaset bir mücadeledir, sahadadır, kapalı kapılar ardındadır, aşikârdır, gizlidir ve bir savaştır. Fakat savaşında ahlakı vardır, ahlaktan/etikten soyutlanırsa katliam getirir, mutlak gücü kişilere verir ve kişileri, yapıları kutsar. Allah’tan başka kutsanan her şey veya Allah adına kulları tarafından icat edilmiş kutsallıklar hayatı yaşanmaz kılar, ahlakı olmayan savaşlar doğurur.

Bugün ki realiteye baktığımızda etikten soyutlanmış bir siyaset arenası var diyebilir miyiz? Bu sorunun cevabı; çizgiden, etikten ayrılmış mücadele taktiklerinde gizlidir ve aslında herkes nerede çizgiden çıktığını, siyaseti ahlaktan, etikten ayırdığını gayet iyi bilmektedir fakat siyaseti bir savaş olarak uyguladığından, savaşta da bütün yolları mubah gördüğünden sınır tanımamaktadır.

İşin ahlakına, etiğine baktığımızda; Allah’tan başka ilah, ilahlar edinmeyeceksin, çalmayacaksın, zina etmeyeceksin, yalan söylemeyecek, yalan şahitlikte bulunmayacak, iftira etmeyecek, kimsenin veya kamunun hakkını gasp etmeyeceksin, ebeveynine hürmet edeceksin… Adaleti tesis edeceksin, en yakınların söz konusu olduğunda bile adaleti elden bırakmayacaksın, Allah’ın lütfettiği malını paylaşmayı bilecek, malı-mülkü kişisel ayrıcalık iktidarı için kullanmayacaksın, kimseye haksızlık yapmayacak, haksız yere veya kendine hak oluşturarak öldürmeyeceksin… Kişileri, toplumu aldatmayacak, alkışların sihriyle yoldan çıkmayacaksın, “doğrusu insanların çoğunluğuna uyarsan seni yoldan çıkarırlar” ilkesini gözeteceksin. Ahlakı, etiği böyle özetlersek, siyaset de bunlara dikkat etmekle hayata değer katar. Bunlar devre dışı kalırsa, siyaset değersizleşir, değersizleştirir. Bu durumda  “siyaset savaştır ve savaş kanlı bir siyasettir” ifadesi ahlaktan, etikten yoksun olarak uygulamaya konulur.

Bugün “herkes böyle diyor, herkes böyle yapıyor, sen çalmazsan başkası çalacak” gibi türedi ilkeler (!) edinenleri görebiliyoruz. Açıkça böyle söylemeseler de pratikleriyle bunu söylüyorlar. Veya “o da böyle yapıyor, meydanı ona mı bırakalım” gibi laflar ile yol yürümeye çalışanlar var. “Savaş hiledir, o halde başkasının hilesine hileyle karşılık vereceksin” ifadesini özdeyiş haline getirenler var. Ve aslında siyaseti etiği olmayan bir savaş olarak yürütmek isteyenler az değil…

Dünyada ülkeler arasında da aynı şeyler geçerli, etik ve siyaset birlikte yürümeli yoksa kirli ilişkiler ağı beraberinde kirli kavgaları ve savaşları getirir. Geçmişte ve yakın geçmişte yapılan nice savaşın da kirli siyasi oyunların bir sonucu olduğunu bilmek gerekir. Mesela Haçlı savaşları, ülkelerinde aç bıraktıkları kitleleri “doğunun zenginliklerine” yönlendirmek isteyen, bunu da “kutsal kâse, kutsal mezar” gibi dini simgelerle ateşleyen o günün siyasilerinin işiydi diye özetlenebilir. Körfez savaşı, “Saddam’ın Kimyasal silahları” gibi aslı astarı olmadığı sonradan ortaya çıkan Amerika kirli siyasetinin bir neticesiydi (tabi başka sebepler de sayılabilir); savaş sonuçtu ve onu ateşleyen kirli bir siyasetti… Yani savaş siyasetin bir sonucu, siyaset savaşın bir taşıyıcısı…

Siyaset içinde silah olmayan bir savaş, savaş silahların konuştuğu ama siyasetin geliştirdiği bir sonuç denebilir. 

İç siyasetin ülkeler için farklı olması beklenir. Dengeler falan gözetilebilir ama temiz kalmayı başarmış kişilerle iç siyaset yürütülürse ülkelerin iç huzuru, dinamizmi ve ekonomik barışı, refahı daha kolay sağlanır. Kirlenmeyi başarmış her insan ülkeye, topluma, ekonomiye, huzura, iç barışa yük olur.

Yazarın Diğer Yazıları