Necip Cengil

Arkadaşım Kuran -1-

Necip Cengil

Sırtımda yük, gönlümde bar olmayan, yolumu aydınlatan bütün verileri bana sunan arkadaşım Kur’an; yürüyüşümde kitabın ulaştıranı, yaşanılmasını öğretenin örnekliği ve ben, onları dost ve arkadaş edinerek, dost olma, dost edinme yolunda birlikte yürüme çabasındayım.

Onlar bana öğretiyor.

Her gün yeni şeyler öğreniyorum.

Onlarla ilgili ayrıntı, belki lüzumsuz hiçbir cedeli önemsemiyor, duymuyorum.

Kendilerine hak/beyyine geldikten sonra ayrılığa düşenlerin acınası hallerinin önlerine açtığı çıkmaz sokaklarda didişmelerini tefekkür ederek yolumu beslemeye gayret ediyorum.

Kendilerini her şey sananları, her şeyleriyle baş başa bırakarak, gölgelerinden bile haberdar olamadığımız kayıp insanları arayıp bulmanın derdindeyim.

Bulabilir miyim, sesimi ulaştırabilir miyim, duymalarına mâni olabilecek engelleri aşabilir miyim, bilemiyorum ancak uğraşmaya değer.

Dışarıda milyonlarca, milyarlarca kişi var, belki bir kısmı insan olmanın ve insan kalmanın hesabını yapacak kadar bilgiye, çağrıya muhatap olamamış. Bir avuç suda koparılan fırtınalar ve onların kelebek etkisi bu çabaya set olmamalı.

Bütün kardeşlik duygularını muhafaza ederek, kayıp insanların bulunmasına dair çabalar güçlendirilmeli.

Arkadaşıma soruyorum. “Güzel sözlü insan arayanlar, bu arayışlarının sonunda, Ben Müslümanlardanım diyerek Allah’a davet edenleri bulmalı, böyle diyenlerden daha güzel sözlü kimse olmamalı” diyor. Öyleyse sözün güzeliyle konuşan, güzele davet eden, cenneti yaşayan, hesap gününü uzak ve ihtimallerle kuşatılmış görmeyen biri olmalıyım. Ve ekliyor arkadaşım “onlar sözü dinler, güzel olana uyarlar!”

Dinlemeyi, analiz etmeyi, iyiyi kötüden ayırabilmeliyim.

Arkadaşıma soruyorum “iyiler cennettedir” diyor ve ekliyor “facirler/kötüler cehennemdedir” ve duraksıyorum, duraksıyorum zira iki şeyi doğru anlayıp birbirine karıştırmamam gerekir diyorum. Arkadaşım sesleniyor “Bildiğiniz halde, hakkı batıla telbis ettirmeyin/yedirmeyin, hakkı gizlemeyin! Sabır ve namazla yardım isteyin, şüphesiz bunlar huşu duyandan başkasına ağır gelir!”

Kitabı insanlığa öğreten de “namazsız din olmaz” diye ufkuma not düşüyor. Ancak “din namazdan ibarettir” demiyorlar. Namaz hayatımın önemlilerinden, arkadaşlığımın güçlendirilmesi için koparılmaması gereken bir bağ, diyorum.

Arkadaşımı dinliyorum, gözlerim ve ufkum açık, aklı selim ve kalbi selimle…

Bana iyilerin yazılımından, “ebrar”, bahsediyor. Kötülerin yazılımını, “fücar”, haber veriyor. İyiler, kötülerin yazılımını da çözmeli diye anlıyorum. İyilerin kendi yazılımlarını geliştirmelerinin yanında, kötülerin yazılımına da vakıf olması ve çözmesi gerekiyor. Zira kötülerin yazılımına karşı savunmasız kalmak, o yazılımın, iyilerin yazılımını kundaklamasına yol açabiliyor. Bu kundaklama bireysel ilişkilerde olabiliyor, dernek-vakıf, cemaat ilişkilerinde, bürokrasi ve siyaset deneyimlerinde olabiliyor. Modern literatürde hacklemek dedikleri şey… Kötülerin yazılımını çözemeyenler hackleniyor ancak çoğunlukla bunu kabullenmiyor veya umursamıyorlar. Oysa genel anlamda kötülerin yazılımı dediğimiz şeyin beyni “iblis” şeklinde isimlendirilirse arkadaşıma sorduğumda “iblis size adavet besler, siz de ona adavetle yaklaşın (hiçbir dostluk belirtisi göstermeyecek olan iblis yaklaşımına asla dostluk yaklaşımından emareler oluşmasın)” cevabını alıyorum.

Bu konuda mesele “vay lanetli vay” ile geçiştirilemez. Kötülerin yazılımını mutlaka çözmek gerekiyor.

Bu konu asla ihmal edilmemeli…

Yazarın Diğer Yazıları