
Malatya'ya Raylı Sistem Geliyor
Mehmet Zeki Dinçarslan
Bir limanda, sefere çıkmak üzere olan büyük bir gemiye üç adam gelmiş, iş istemişler.
Kaptana çıkarmışlar.
Kaptan, “Siz ne iş yaparsınız bakalım?” demiş.
İlk adam öne atılmış, “Ben çok uzakları görürüm kaptan, gözüm ufkun da ötesini seçer” demiş.
Kaptan düşünmüş, “Denizlerde bu işe yarar” diyerek onu işe almış.
İkinci adam da hemen atılmış: “Ben de çok iyi duyarım kaptan, dalga seslerinin arasından bile fısıltıyı ayırt ederim.”
Kaptan, “Fırtına, sis… Böyle bir adam iyi olur” demiş, onu da işe almış.
Üçüncü adama sıra gelmiş. Kaptan sormuş, “Peki sen ne iş yaparsın?”
Adam ellerini cebine sokmuş, biraz da bezgin bir ifadeyle, “Ben de sıkılırım” demiş.
Kaptan, “O zaman sana göre burada iş yok” demiş.
Tam uzaklaşacakken diğer iki adam araya girmiş: “Biz üç arkadaşız, ya hepimiz ya hiçbirimiz!”
Kaptan, diğer ikisinden faydalanacağını düşünerek istemeye istemeye üçüncüyü de işe almış.
Gemi limandan ayrılmış, açıklara doğru yelken açmış.
Bir süre sonra kaptan, uzakları gören adamı çağırmış, “Bak bakalım, açıkta bir şey var mı?”
Adam gözlerini kısmış, denizin enginliğine bakmış:
“Kaptan, çok uzakta bir gemi var, puslu ama seçiyorum… Yelkenleri kırmızıya çalıyor. Güvertesinde insanlar var.”
Kaptan kafasını sallamış, sonra iyi duyan adama dönmüş:
“Hadi sen de kulak ver bakalım, o gemide bir şey var mı?”
Adam başını yana çevirmiş, elini kulağına koyup dinlemiş:
“Evet… O uzaktaki gemiden şarkı sesleri geliyor. Tayfalar bir ağızdan söylüyor: ‘Dönmem geri, denizlerde kaldı kalbim…’”
Kaptan şaşkın ama eğlenmiş şekilde üçüncüye dönmüş:
“Peki sen ne diyorsun bu işe?”
Canı hep sıkılan adam omuz silkmiş:
“İşte kaptan, ben de yıllardır bunların palavralarını dinler dinler sıkılırım.”