
En Güzel Şehir IX – Simge Şahsiyetler
Mehmet Zeki Dinçarslan
Şehrin yapıtaşı insan değil, insanın ruhudur. Bir şehir, içinde yaşayan insanlar kendilerini oraya ait hissedince, hemşehrilik bağıyla birbirlerine bağlı hissedince şehirdir. Aksi halde kuru binalar yığınında yaşayan insanlar topluluğuna döner o mekân, şehir bile diyemezsiniz. Şehirdeki insanları bir arada tutan, hemşehrilik bilincini canlı kılan çeşitli faktörler vardır. Bu yazı dizisinde bahsettiğim fiziki şartların her biri aslında bu bilincin oluşması, sürdürülmesi için gerekli olan ortamın sağlanması adına yapılması gerekenlerdi. Asıl amaç insanlara bu bilinci aşılamak olmalı. Bu konuda çalışma yapması gerekenler kurum ve kuruluşlardır. Kamu kurumları, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları ve üniversiteler hemşehrilik bilincini birlik olarak, dert ederek oluşturabilirler. Her kurum ve kuruluşun kendi iç işleyişleri, görevleri ve problemleri var biliyorum ama manevi bir amaç olarak hemşehrilik bilincini oluşturmak tüm işlerin üzerinde olmalı ve merkeze konmalı.
En Güzel Şehir Malatya dizisi bu yazıyla sona eriyor. Bu yazıyı sembol kişiler ve kanaat önderlerine ayırdım. Şehrin yapıtaşı olan insanların bir araya gelmesi, hemşehrilik bilincinin oluşması noktasında tutkal vazifesi gören sembol kişilikler vardır. Tarihte, bahsettiğim özelliklerde sembol kişiliklerin etrafında toplanarak bir arada olmanın maddi ve manevi gücüne erişmiş insanların hikâyeleri vardır. Malatya tarihinde de sembol kişiliklerin Malatya'ya ve Malatyalılık kültürüne önemli katkılar yaptığını görürüz. Bu katkı doğrudan kişilerin çabalarıyla da olmuş olabilir, yarattıkları efsanenin ya da ürettiklerinin Malatyalılar tarafından gurur kaynağı olarak görülmesiyle de. Örneğin, Battal Gazi Malatya tarihinin en bilinen, en sembolik ismidir. Battal Gazi sadece bir kahraman değil, Anadolu'nun İslamlaşma sürecine de katkı sunan önemli bir şahsiyettir. Bütün Malatyalılar, Battal Gazi ismi ile gurur duyar. Malatyalılık bilincinin önemli bir parçası olan bu ismin kahramanlığını kendilerine örnek alırlar.
Tarihteki önemli Malatyalı şahsiyetlerin her birinin hemşehrilik bilincine önemli bir katkısı vardır. Somuncu Baba'dan Niyazi Mısri'ye kadar onlarca tarihi değerin yanı sıra bilinmeyen onlarca isim de tarihin sayfalarından çıkarılıp Malatyalılık bilincine eklenmeyi beklemektedir. Yaşayan Malatyalılardan sonra bahsedeceğim fakat yeri gelmişken şunu de eklemem gerek. Örneğin, Muhyiddin Arabi, hayatının en verimli çağlarını Malatya'da geçirmiş, büyük olasılıkla en değerli eserlerini Malatya'da vermiş olan büyük bir mutasavvıftır. Belki vardır fakat ben bu konu ile ilgili bir makaleye ya da basılı bir esere rastlamadım. Bunun gibi pek çok konunun gün yüzüne çıkarılması için Malatya ile ilgili araştırma yapanların, eser yayınlayanların desteklenmesi gerekiyor. Şehrimizde yaşayan fakat hak ettikleri kadar değer görmeyen isimler var, şehrimizde yaşarken hak ettikleri değeri görmedikleri için buradan ayrılan isimler var. Araştırmacılar, yazarlar, bilim insanları var. Bunlara yeterince değer veriliyor mu? Aslına bakarsanız yaşayan simge insanlar şehir sakinleri için çok değerli bir birleştirici, bir araya getirici faktördür. Fakat bunlara değer vermek, taltif etmek ve elde tutmak gerekiyor.
Malatya şehri, genç Türkiye cumhuriyetine iki cumhurbaşkanı yetiştirmekle gurur duyar ve bu iki ismi her zaman hayırla yâd eder. İsmet İnönü ve Turgut Özal isimleri üniversitelerden caddelere kadar her yere verilerek bu şahsiyetlerin hatıraları yaşatılır. Bu vefa duygusu hemşehrilik bilinci açısından çok değerlidir. Bu isimlerin yanında, yakın tarihimizde şehrimize değerli katkıları olan birçok isim olmuştur. Araştırma konusu olabilecek onlarca isim yine tarihin tozlu raflarından çıkarılmayı bekliyor.
Şimdi kadrajı günümüze çevirelim. Yakın zamanlarda yaşamış ve hak ettikleri değeri tam manasıyla görememiş isimlerden aklıma gelenlerden bahsetmek istiyorum. Malatyalı romancı Hüseyin Kartal ömrünün son zamanlarında Ezcümle adında bir edebiyat dergisi çıkarıyor ve yerel bir televizyon kanalında şiir programı yapıyordu. Şehrin kültürel ortamına farklı bir renk katmaya çalışan yazar en çok değer görmemekten yakınırdı. Kitap fuarına ya da farklı kültürel etkinliklere davet ediliyordu fakat bir Allah kulu da arayıp nasıl geleceğini sormazdı mesela. Arabası da yoktu, toplu taşımaya binmeye mecali de. Malatya dışına çıktığı zaman gittiği her yerde ilgi ve değer gören Kartal’ın cenazesine de Türkiye’nin her yerinden dostları akın etmişti fakat ne yazık ki bu topraklarda adamakıllı bir kıymet görmüşlüğü yoktu.
Malatya 1830-1919 adlı muhteşem eseriyle bu şehrin yüz yıla yakın bir dönemini aydınlığa çıkaran Adnan Işık’ın adını duydunuz mu? Ne yazık ki her Malatyalının başucunda olması gereken bu şaheserin yazarı Malatya’da çok bilinmiyor, bildiğim kadarıyla isminin yaşadığı bir yer de yok. Celal Yalvaç’ın da isminin verildiği bir yer yok. Yeni yapılan halk kütüphanesine adı verilir diye bekliyordum, bir bölüme verildi sadece. Çalışmalarını her zaman takdir ettiğim ve yine hak ettiği değeri görmediğini düşündüğüm araştırmacı-yazar Nezir Kızılkaya, Adnan Işık’ın vefatı için yazdığı yazıda “Malatya her zaman Adnan Işık gibi, onu karşılıksız seven, kenti için çekinmeden fedakârlık yapabilecek sevdalılarının arayışı içerisinde olacak, onun kalplerimizde bıraktığı sevgi dolu izler asla unutulmayacaktır.” diyor. Nezir Abi’nin iyimserliğini ben de taşımak istiyorum artık. Bu şehir için bir şeyler yapan böylesi sembol isimler karşılık beklemeseler bile en azından saygı görsünler, değer görsünler, taltif edilsinler ki çalışmalarını daha bir şevkle sürdürsünler, Malatyalılık bilincini oluştursunlar, şehirde yaşayanlar için tutkal vazifesi görüp aidiyet hissi çıtasını daha da yukarılara taşısınlar.
Yakın tarihimizin ve günümüzün değerli isimlerinin daha detaylı araştırılması, isimlerinin çeşitli vesilelerle yaşatılması, panellerde konuşulması, caddelere sokaklara isimlerinin verilmesi Malatyalılık bilinci için önemli bir adım olacaktır. Hem yaşayanlara değer vermek hem aramızdan ayrılanlara vefa göstermek Malatyalılık bilinci, Malatyalılık kültürü oluşturmak için atılacak en doğru adımlardan birisidir ve belediyeler, kurumlar, üniversiteler için çok da zor olmayacak işlerdir. Şair Kul Vahap Salt’ın çok güzel şiirleri vardı. Şiirlerinin basılması için ne yaptığını sorduğumda üniversiteye verdiğini söylemişti vefatına yakın bir zamanda. İnönü Üniversitesinden bekliyorum yıllardır, herhangi bir çalışma yok. Şehrin yetiştirdiği değerler sadece hatırlayanların zihinlerinde kalıyor bir süre, sonra da unutulup gidiyor. Yazık.
Sembol isimler deyince aklıma gelen bir isim de Rahmetli Ramazan Keskin hocadır. İnsanlara nasihatler eden, sözü dinlenildiği için toplumu iyi yönde yönlendiren, manevi ve geleneksel değerleri diri tutan önemli bir kanaat önderi olan hocanın yeri dolmuş değil. Kanaat önderleri, araştırmacılar, yazarlar, kültür araştırmacıları, usta halk müziği sanatçıları, şairler, yazarlar... Yaşarken değer görmeli, yaşayanların potansiyeli açığa çıkarılmalı ki bayraklar yere düşmesin, elden ele geçerek Malatya kültürünün ayakta durmasına ve gelecek kuşaklara aktarılmasına vesile olsunlar.
Günümüzde potansiyelini tam olarak ortaya koyamayan birçok değeri içinde barındırıyor Malatya. Fikri Demirtaş'ın adım adım Malatya'yı gezerek tarihi yerleri gündeme getirişini izliyorum. Nezir Kızılkaya'nın arşivinden bir arkeolog titizliğiyle şehrin tarihine ait bilgileri çıkarışını ve yazılarla, kitaplarla bize aktarışını takdir ediyorum. Orhan Toğrulca gibi, Bayram Murat Asma gibi bilim üreten isimler, Vahdettin Yiğitcan gibi köşe yazarları, Sezai Yılmaz gibi tıp literatürüne katkıda bulunan şahsiyetlerimiz var. Bu yakınlarda İnönü Üniversitesinden Prof. İsmail Okan Yıldırım uluslararası bir bilimsel toplantıda canlı yayında beyin baloncuğu operasyonu yaptı. İsimleri tek tek sayamayacağım, çünkü saydığım ve sayamayacağım tüm isimler müstakil birer yazı konusu. Bu isimleri tek tek tespit etmek, onurlandırmak, gündemde tutmak, cesaretlendirmek hem bu değerlerin Malatya ile olan bağlarını güçlendirecek hem de Malatyalılık bilinci diye söyleyip durduğum kavrama önemli katkılar sunacaktır.
Unutmayalım: Simge şahsiyetler bir şehre gurur kazandırır, aidiyet duygusunu pekiştirir, gençlere yol gösterir. Malatya’nın en güzel şehir vizyonu, kendi şahsiyetlerini unutmadan, onları yeni kuşaklara tanıtarak ve yeni simgeler yetiştirerek gerçekleşebilir. Çünkü şehirler, simge şahsiyetleriyle büyür, değer kazanır ve geleceğe taşınır. Simge şahsiyetler, aidiyet duygusunun en önemli taşıyıcılarıdır.
En Güzel Şehir Malatya dizisi bu yazı ile sona erdi. Bu yazılar boyunca Malatya’nın en güzel şehir olabilmesi için atılması gereken adımları, şehrin eksikleriyle birlikte dile getirmeye çalıştım. Kimlere ulaştı bu yazdıklarım, neye yaradı bilmiyorum. Benim, bu şehrin bir sakini olarak elimden gelen çok bir şey yok. Objektif olarak gözlemlerimi aktarmaya çalıştım. Şehrin geneli düşünülürse bu çalışmam çok da dişe dokunur bir şey değil. Malatya’yı yöneten ve burada yaşayan kurumların bir araya geldiği kurullarla eksikler belirlense, vizyon oluşturulsa şehrin geleceği için değerli adımlar atılabilir. Bunu artık ilgililerin vicdanına ve vizyonuna bırakıyorum.