Mehmet Zeki Dinçarslan

En Güzel Şehir IV – Yaşam Kalitesi

Mehmet Zeki Dinçarslan

Şehirdeki yaşamın kalitesi küçük ayrıntılarda gizlidir. Bir insanın “kaliteli bir hayat yaşıyorum” diyebilmesi için şehirle doğrudan bağlantılı olan işlerini başka şehirlerle kıyaslandığı zaman daha kolay yapabilmesi yaşam kalitesini artırıcı niteliktedir. Bazı işlerin de sadece o şehirde yaşandığı için kolaylaşmış olması da o şehirdeki yaşam kalitesini artırıcı bir özelliktir. Antalya’da, denize yakın bir yerde yaşayan kişi için denize kolay ulaşım yaşam kalitesini artırırken Ankara’da kamu kurumlarına rahatlıkla ulaşan bir kişi bulunduğu şehirden dolayı yaşam kalitesini artırmıştır. Doğal güzelliklere kolaylıkla ulaşılan Bolu’da bu açıdan yaşam kalitesi yüksektir. Benim Malatya için istediğim yaşam kalitesi açısından her konuda en üstte olması değil fakat çoğu konuda ortalamanın üstünde olmasıdır. Deniz büyük bir ayrıntıdır, başkent olmak da öyle. Fakat kaliteli bir hayat için bu kadar uçlarda olmaya gerek yoktur. Bazı küçük ayrıntılar, dünyanın neresinde olursanız olun, yaşam kalitesini artırıcı niteliktedir.

Bizim yaşam kalitemiz, depremle birlikte yerlerde sürünür oldu. Depremden önce iyi miydi diye sorarsanız, o kadar büyük bir travma yaşadık ki, hatırlayamıyorum artık. Depremden önceki Malatya sanki bir sis perdesinin ardındaymış gibi geliyor bana. Bu şehirdeki yaşam kalitesinden bahsederken aklıma ilk olarak şehirdeki yoğun toz varlığı geliyor. Daha önceki köşe yazılarımda da bahsetmiştim. Küçük dokunuşlarla bu kirlilik önlenemese de insan sağlığı açısından daha elverişli hallere dönüştürülebilir. Şehirdeki bir sokak lambası bile yaşam kalitesi açısından belirleyici olabilir. Özdemir Asaf ne güzel söylüyor şiirinde:

Ben bir suyum, sen bir dağsın, 
düşünüyor musun?
El ele vermişiz; o da oluyor bir nur, bir ışık.
Ovalara kentlere bereket yağsın, 
düşünüyor musun?
Fabrikalar aydınlık, evler insanlar aydınlık.

En güzel şehir Malatya vizyonum her yerin ışıl ışıl olduğu bir kent. Karanlık bir köşesinin olmadığı, insanların gece yarısı dahi olsa bir yerden bir yere korkusuzca yürüyebildikleri bir kent. Gece vardiyasından dönen işçisinden sabah namazına giden cemaatine kadar herkesin ihtiyacı aydınlık. Bununla birlikte sokak köpeklerinin saldırısına uğrama korkusu da olmamalı. Karanlık, içinden ne çıkacağını bilmediğiniz için korkutucudur. Dolayısı ile en güzel şehirde başıboş dolaşan sokak köpekleri de olmamalı. Sokak köpekleri ya sahiplendirilmiş ya da barınaklarda sahiplenilmeyi bekliyor olmalı. Sokak köpeği sorunu sadece gece dışarıya çıkmak isteyenlerin değil sabah okuluna giden öğrencinin de sorunudur parkta oynayan çocuğun da. Dolayısı ile yaşam kalitesinin yükselmesi açısından kritik önem taşıyan konulardan birisidir.

Şehirdeki çöplerin toplanma sıklığı, toplanmayan çöplerin etrafa yaydığı koku yaşam kalitesi açısından önemlidir. Çok şükür Malatya bu konuda kötü değil. Aksaklıklar olur fakat genel olarak hizmetler iyi durumda. Tabi, bizim hemşehrilerimiz çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da şikayetlerini dile getirmiyor olabilirler. Ben, kendi gördüğümü yazıyorum.

İçme suyu, kanalizasyon, yağmur suyu drenajı gibi konular da yaşam kalitesi bağlamında değerlendirilmesi gereken başlıklardır. Eskiden, içme suyumuz musluklardan buz gibi akardı. Başka şehirlere gittiğimiz zaman Malatya’nın kıymetini daha iyi bilirdik. Şimdi maalesef, şehrin büyümesiyle birlikte bu ayrıcalığımız da yok oldu. Şişe sularına, arıtma cihazlarına mahkûm olduk. Yaşam kalitemiz bu açıdan bayağı yüksekmiş. Dünyanın susuzluğa doğru gittiği bir dönemde su kaynaklarımızın verimli kullanılması için kurumlarımız stratejiler geliştirmeli. Çok şükür şimdilik musluklarımızdan sularımız akıyor fakat temiz içme suyu bulamayan milyarlarca insanın arasına karışmamız ihtimali de yok değil. Yaşam kalitemizin aynı standartta devam etmesi için su varlığımızı korumamız, bununla ilgili bilinçli nesiller yetiştirmemiz gerekiyor. Kanalizasyon şebekemizde sorun görmüyorum fakat her yağmurda göle dönüşen yollarımız için de kurumlar tarafından çözümler üretilmeli. Yeni açılan ve kanal kenarında olan yolda bile su baskını olduğunu gözlerimizle gördük. Malatya halkının daha kaliteli bir hayat sürmesi için mevsim şartlarının etkilerinin asgariye indirilmesi gerekiyor. Şehrin insanı yağmur da yağsa kar da yağsa evinden dışarıya aracıyla ya da yaya olarak çıkabilmeli.

Gürültü kirliliği kaliteli yaşam açısından önemli unsurlardan birisidir. Şehir yaşamının bizlere dayatmış olduğu gürültü belki de birçoğumuzda şehirden uzaklaşarak daha sessiz yerlerde yaşama isteği uyandırıyor. Yaz sezonuyla başlayan düğünler birileri için mutlu günlerin başlangıcı olsa da maruz bıraktıkları gürültü açısından birçok insan için eziyete dönüşmektedir. Şu an bu yazıyı yazdığım gece saatlerinde nereden geldiğini bilmediğim bir müziğe ve davul sesine maruz kalmaktayım. Başka bir yerden de yüksek sesle maç dinleyen birisinin eğlentisine maruz kalıyorum. Birazdan çok yüksek sesle müzik dinleyen bir araçtan gelecek sesle bozulacak huzurum sonrasında bir motosikletin kulak zarımı patlatma amaçlı geçişini duyacağım. Hepimizin günlük olarak maruz kaldığı bu sebepsiz sesler yaşam kalitemizi oldukça düşürüyor. Bu konuda çözüm yerel unsurlardan ziyade kanun yapıcı ve uygulayıcı kurumlardadır. Yine de Malatya halkı olarak gürültü kirliliği noktasında insanların birbirlerini ikaz etmesi ve yeni neslin bu bilinçle yetiştirilmeye çalışılması ile mesafe katedilebilir. Çocukluğumun Malatya’sında bir mahallede bir cenaze olduğu zaman kendi evimizdeki televizyonları dahi açmaz, gürültü yapmamaya özen gösterirdik. Şimdi bir sokakta cenaze varken bir de bakıyorsunuz yan sokakta davullar çalıyor. Kimsenin başkalarının yaşam kalitesini bu kadar düşürmeye hakkı olamaz, olmamalı.

Bekleme süreleri de yaşam kalitesi açısından önemlidir. Bir şehirde yaşayan insanların hizmetlere erişmek ya da standart bir günü geçirmek için beklemek zorunda olduğu yerler ve bekleme süreleri yaşam kalitesinin başat ölçütlerindendir. Trafikte geçirdiğiniz uzun bekleme süreleri yaşam kalitenizi alt seviyelere düşürür. İstanbul’da gününün önemli bir kısmını trafikte bekleyerek geçiren insanların yaşam kaliteleri benim gözümde alt sıralardadır. Malatya’da trafik sorunu şimdilik o seviyelerde değil fakat belirli rotalarda günün belirli saatlerinde çok uzun olmasa da bekleme süreleri artmaya başladı. En Güzel Şehir Malatya vizyonumun önceki yazılarında bahsetmiş olduğum için tekrara düştüğümün farkındayım fakat trafik sorunu kritik seviyelere ulaşmadan çözüm getirilmesi gerektiğini tekrar tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. İnşaatlar yavaş yavaş bitiyor, tam yerleşim sağlandığı zaman hangi caddelere ne kadar trafik yükü binecek, nasıl alternatifler üretilebilir… Yapay zekâ kullanılsa bile çözümler üretilmeye başlanabilir. Yeter ki bu sorun görülsün ve çözüm için adım atmak niyeti olsun.

Hizmetlere kolay ulaşabilmek de yaşam kalitesi açısından önemlidir. Hizmetlere kolay ulaşabilmek için Malatya’da yaşayan insanların yapabileceği bir şey yok. Esas iş, hizmeti veren kurumlara düşüyor. Her kurumun, vatandaşların verdikleri hizmete nasıl ulaşacakları konusunda birer strateji geliştirmiş olması gerekiyor. Örnek olarak anlatıyorum, TÖTM Malatya’da hizmet veren bir sağlık kurumu. Buraya gitmek zorunda olduğum zaman beni alıyor bir stres. Neden mi? Park alanı sorunlu da ondan. Yeterli park yeri yok, yürüme mesafeleri çok fazla. Hastalar için inanılmaz zor olmalı bu durum. Üstelik park yeri ücretli. Bu kadar zor park edip ücret ödenmesinin mantığını anlayamıyorum. Hastane yönetimi bu konu ile ilgili bir strateji geliştirip gelenlerin yaşam kalitesini nasıl olumlu hale dönüştüreceklerini düşünmeliler. Hastaneye gelen bir insanın ilk derdi park yeri olmamalı. Bu örnek üzerinden yola çıkarsak, her kurum Malatya’da yaşayan insanların kendilerine rahat ulaşabilmeleri için neler yapmaları gerektiğinin planını yapmalı, insanların zorlanacakları noktaları belirleyip çözümler üretmeli.

Bir şehrin en büyük yatırımı, sakinlerinin günlük hayatını kolaylaştıran küçük ama etkili dokunuşlardır. Aydınlık sokaklar, güvenli parklar, sessiz mahalleler, düzenli çöp toplama, temiz su, plansız gürültünün önlenmesi, ulaşımı kolay kurumlar… Bunlar için dev projelere değil, vizyon ve kararlı yönetime ihtiyaç var. Malatya, belediye ve sivil toplum işbirliğiyle bu temel adımları atarsa, En Güzel Şehir Malatya iddiasını sadece binalarıyla değil, huzurlu ve kaliteli yaşamıyla da hak eder.

Yazarın Diğer Yazıları