Mehmet Zeki Dinçarslan

En Güzel Şehir I - Ulaşım Ve Erişebilirlik

Mehmet Zeki Dinçarslan

Dost sohbetlerinde konuşuyoruz. Bu şehir neden bu halde diye. Bizim Kayseri'den, Konya'dan ne eksiğimiz var ki bunca yıldır onlar ilerlerken biz geriye doğru gidiyoruz. Depremi bahane etmeyelim. Bu şehir bunca yıldır kötü yönetildiği için depremden bu kadar etkilendik. Biliyorsunuz, hasar gören bina sayısı tüm deprem görmüş illere oranla en fazla Malatya'da bulunuyor. Yine kötü yönetildiğimiz için toparlanmamız da uzun sürüyor ve sürecek.

Bir şehrin yaşanabilir olması, güzel olması, en güzel olması için nelerin düzeltilmesi gerektiği üzerine biraz kafa yordum. Sırasıyla temel sorunları, sorunların kaynaklarını ve çözüm önerilerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Umarım aydınlatıcı bir çalışma olur. Bu yazılara "En Güzel Şehir" başlığı atmayı uygun gördüm zira kendimiz için, çocuklarımız için arzumuz dünyanın en güzel şehri olma potansiyeli olan bu cennet Malatya'nın gerçekten hak ettiği yerde olması.

En güzel şehir olmanın şartlarından birisi ve en önemlilerinden birisi ulaşım kalitesi ve erişilebilirliktir. Bugün Malatya'nın ulaşım konusunda gerçekten de Türkiye standartlarının çok gerisinde kalmış olduğunu görüyoruz. İyi bir yönetimin bu konuyu en acil bir şekilde masaya yatırması ve acil bir şekilde insanları rahatlatacak çözümler üretirken bir yandan da şehrin gelecek elli yılını, yüz yılını planlaması gerekir.

Geçenlerde İkizce'de yapılmış olan Toki'lerde oturan bir arkadaşımı evine bıraktım. Çarşıdan buraya gidiş yarım saat sürdü. Dönüş yolu da en az bu kadar sürüyor. Koskoca bir kent inşa edilmiş İkizce'de. Merkez belediyelerden birisine dönüştürülse yeridir. Fakat bu kadar büyük bir yerleşim yeri inşa edilirken en temel ihtiyaçlardan olan ulaşım neredeyse tamamen göz ardı edilmiş. Arkadaşıma nasıl gidildiğini sordum. Şehrin neresinde olursa olsun bir otobüsle çarşıya ya da İkizce güzergâhına gitmesi gerektiğini anlattı. Benim yarım saatte aldığım yol toplu taşıma kullanan birisi için iki saate yaklaşıyor. Metropol olmayan bir şehir için muazzam bir süre ve inanılmaz bir vakit kaybı. İnsan odaklı bir yönetimin insanların vakitlerini bu kadar israf etmesi düşünülemez. Şehirde yaşayan insanlar zamanlarının önemli bir kısmını trafikte geçirerek kendilerine ve ailelerine ayırabilecekleri vakitleri heba etmemeliler. Bunu da en çok önemsemesi gereken şehrin ulaşımı ile ilgili kararlar alan yöneticilerdir.

Şehrin merkezinde bulunan otobüs duraklarından bahsetmiştim. Malatya bir büyükşehir. Burası artık yüz yıl önceki şehri ana merkez olarak kabul ederek ulaşım politikası belirleyemez. Böyle bir lüksümüz yok. Alternatif otobüs güzergâhları oluşturarak insanların bir yerden bir yere gitme sürelerini asgari seviyelere indirmek gerekiyor. Şehirde yaşayanlar kendilerine sunulan her şeyi kabullenerek ses çıkarmadan saatlerini yolda geçiriyor olabilirler. Hallerine isyan etmeyen toplu taşıma kullanıcılarının hak ettikleri şey ceza olmamalı. Daha fazla düşünülmek, daha fazla önemsenmek herkesin hakkı. Gün boyu çalışmış emekçiler bir an önce evlerine gidip aileleri ile vakit geçirebilmeli. Engelliler, yaşlılar, hastalar... bir yere gitmek zorunda kaldıkları zaman strese girmemeli. Düzgün bir planlama ile şehrin ulaşımı daha akıcı ve zaman kazandırıcı olabilir. Teknolojinin bu çağında planlama yapmak zor değil. Şehrin haritasını, nüfus yoğunluğunu, hatların taşıdığı insan sayılarını yapay zekâ yardımı ile analiz ederek en doğru alternatif güzergâhlar en ekonomik şekilde bulunabilir. Yeter ki iyi niyetli bir çalışma yapılsın.

Metro şimdilik Malatya için bir hayal. Gerçi vizyon sahibi bir yönetici için hayaller gerçeğe giden yollardır fakat bugünün belediye başkanından ve başkanlarından böyle bir vizyon beklemiyorum. Tramvay ise Malatya için bir hayal değil, geç kalınmış bir yatırım. Enteresandır ki her belediye seçiminde tramvay lafı bir konuşulur, sonrasında unutulur gider. Nasılsa hesap soran yok. Sami Er de seçim vaatlerinin arasında zikretmişti tramvay hattını fakat sonrasında "aman ne uğraşacağım, otobüsler işliyor zaten" deyip vazgeçti sanırım. Hâlbuki şehrin bir ucundan diğer ucuna yapılacak bir tramvay hattı ulaşımı muazzam bir şekilde rahatlatabilir. Hatta bana kalırsa Üniversite-İkizce arasında yapılacağı söylenen hatla birlikte büyüyen şehrin geleceğine yönelik birden fazla hat planlanabilir. Dediğim gibi, vizyon olmadığı için böyle bir planlamanın olma olasılığı da yok. Ben yine de buraya not düşeyim ki "En Güzel Şehir Malatya" vizyonum gerçekleşmeyecek dahi olsa zikredilmiş olsun.

Yollar bisikletler için uygun değil. Bisiklet kullanımı Avrupa'da bir fenomene dönüşmüş durumda. Ulaşımda bisiklet kullanımının şehir çapında bir trende dönüşmesi toplumsal sağlık açısından önemli olduğu gibi bireysel araç kullanımının azaltılması bağlamında da oldukça tasarruflu olacaktır. Daha az egzoz dumanı, daha fazla sağlık. Şehir için ulaşımda bisiklet yollarına yer vermek, bu konuyu önemsemek, bisikletle ilgili Malatya çapında bir bilinç oluşturmak gerekiyor. Engelli araçlarının bile güçlükle çıkabildikleri yollarımızda bu da bir hayal gibi görünse de ciddiyetle örülmüş bir bisiklet yolu ağı şehrin ulaşım vizyonunun olmazsa olmazıdır. Bazı ana caddelerde kaldırımların bir kısmı bisikletlere ayrılmış gibi görünse de şehri çepeçevre sarmış olan konteynerler yüzünden kullanılabilir durumda değiller. Kullanılırken de yayalar ve bisikletliler arasında bir çatışma alanına dönüşmüşlerdi zaten. Daha ciddi bir düzenleme ile Malatya şehri bir bisikletlinin ya da bir engellinin en ufak bir risk almadan bir uçtan diğer uca gidilebilecek bir şehir olmalıdır.

Yayaların hayatlarını kaybettikleri trafik kazası haberlerine sık sık rast geliyoruz. İnsan hayatının bu kadar ucuz olması üzücü. Hâlbuki yayaların her zaman ve her yerde geçiş üstünlükleri vardır. Geçenlerde Bolu'ya yolum düştü. Karşıdan karşıya geçmek için bir arabanın geçmesini beklerken araba benim geçmem için durdu. Ne yapacağımı bilmez halde durdum. Yanımdaki arkadaşım Bolu şehrinde böyle bir kültürün oluştuğunu, yaya yola inmişse araçların durduğunu söyledi. Bizim yayalarımız yaya geçitlerinde bile korkarak karşıdan karşıya geçiyorlar. Normalde olması gereken, ışık yayalara kırmızı yansa bile, ışık olmasa bile, vızır vızır trafik olsa bile yayanın geçiş üstünlüğünün olmasıdır. Bu üstünlük geçen vasıtalardan ve geçiş yerlerinden bağımsızdır. Yoldaki araç üç tekerlekli bisiklet dahi olsa yayaya yol vermelidir. Yayalar yola güvenle çıkmalıdırlar. Şehrin bazı bölgeleri trafiğe kapatılıp sadece yayaların geçişine özgülenmelidir. Örneğin Kanalboyu Caddesi araçtan arındırılmak için güzel bir güzergâh. Şehrin değişik yerlerinde, yayaların yoğun olduğu yerler belirlenip belirli saatlerde ya da tamamen yaya yoluna dönüştürülmeli.

Trafik sıkışıklığı Malatya'nın önemli bir problemi haline geliyor. Belirli saatlerde belirli yolları kullanmak için insanın sabır taşı olması gerekiyor. Trafiğin bu ölçüdeki bir şehirde problem olmasını rasyonel akla izah edemezsiniz. Yollar alternatifsiz olunca sıkışıklık kaçınılmaz oluyor. Kuzey çevre yolu kısmen kullanıma açıldığı için nispi bir rahatlama var fakat bu yolun konuşulmaya başlanmasıyla tamamlanması arasında geçen sürede insanlık çağ atladı neredeyse. Bu yüzden farklı alternatiflerin de gündeme gelmesi ve hızlı bir şekilde yapımlarına başlanması gerekiyor. Malatya, bir kere, doğu-batı ekseninden kurtarılmalı. Güney-kuzey işlerliğini de kazanmalı. Şehrin batı girişinde bir tane köprü var ve bütün trafik bu köprüye bağlı durumda. OSB'nin dağılma saatlerinde burayı görmelisiniz. Sami Er ikinci bir viyadük sözü vermişti fakat biliyorsunuz bizim siyasetçilerin sözlerini. Kayseri'den geçtiyseniz görmüşsünüzdür. Şehirden geçenlerin şehri görmelerine gerek bile yok. Bizdeyse transit geçiş diye bir şey yok. Yolu Malatya'dan geçen herkese bir selam vermek durumundayız. Hele ki bir trafik kazası olmuşsa ana yolun üzerinde, ana damarı tıkanmış bir hasta gibi şehir kalp krizi geçiriyor o anlarda.

Hafriyat ve beton kamyonlarına ayrı bir pasaj açmam gerekiyor. Daha dün haberlerde bir hafriyat kamyonunun karıştığı ölümlü bir kaza haberi okudum. Bu kamyonların her yere ve her saatte girebilmeleri, hız sınırlarına uymamaları büyük bir risk teşkil ediyor. Denetimsizlik öyle bir seviyeye ulaşmış durumda ki, kuralların olmadığı yerde heyula gibi kamyonlar köpeksiz köyde değneksiz dolaşanlar gibi. Ölümlü kazaların tek sorumlusu o kazaya sebep olanlar olamaz, denetlemeyi eksik yapanlar da kazaya sebep olanlar kadar sorumludur.

Malatya, Türkiye’nin en güzel şehri olma potansiyeline sahip bir ilimiz. Tarihi zenginlikler, doğal güzellikler, güzel havası, lezzetli tarım ürünleri ve bereketli toprakları, yer altı ve yer üstü zenginlikleri ile dünyada bile ilk sıralarda olma ihtimali olan bir şehir. Ne yazık ki basit dokunuşlardan mahrum kalmış ve kalmaya devam ediyor. En Güzel Şehir Malatya vizyonumuzu devam eden yazılarla oluşturalım ki iyi niyetli birilerine denk gelirse şehrimize hangi konularda katkı yapılmasının gerekeceği daha net bir şekilde ortaya çıksın.

(Değerli okuyucular, aklıma gelen ilk şeyleri yazdım buraya, siz de ulaşım ve erişilebilirlik konularında gördüğünüz eksiklikleri yorumlar kısmında zikrederseniz ileride bu yazı dizisini bir kitapçık, yönerge haline getirebiliriz. Üşenmeyin, yazın.)

Yazarın Diğer Yazıları