Lütfü Caner

2023 Haziran Seçimleri, Türkiye'nin Batıyla Hesaplaşma Günüdür!

Lütfü Caner

 Ben 15 yaşımda bir genç iken, İstanbul’a geldiğimin 1968 yıllarında, zaman zaman bazı yerlerde, tırnakçımı dersiniz, yankesicimi dersiniz, dolandırıcı’ mı dersiniz, cambaza bak, cambaza diyerek, bazı mekanlarda kumpanyalar kurulur, ipten adam yürüyecek diye figürler sergilenecek, vatandaş ipten adam nasıl yürüyecek diye merakla beklerken, birileri vatandaşın cebinden ne varsa ne yoksa boşaltır ve ortadan kaybolurlardı..

Amerika bu bölgede, kendi çıkar ve menfaatleri için adeta cambaza bak cambaza politikaları ile yıllardır bizi uyutup, Sovyet Rusya’ya karşı bir şekilde iplerini eline geçirdiği Türkiye’yi elinde kaçırmak istemiyor ve meşhur (Marshall Planı) çerçevesinde  1947’de, Sovyet Rusya’ya karşı, göstermelik bazı yardımlarla bazı ülkeleri kendi safında tuttuğu gibi, Türkiye’yi de (Marshal Planına) dahil ederek, bizim bulunduğumuz bu bölgede egemenliğini ve sömürüsünü devam ettirmek istiyordu..
Fakat ABD, Türkiye’de tek parti iktidarı CHP’nin millet üzerinde uyguladığı siyasi baskı ve sindirme politikalarının artık bir sosyal ve siyasal patlama noktasına geldiğini gören Amerika, Türkiye’yi Sovyet Rusya saflarına itmemek için, İsmet İnönü her ne kadar istemezse de; Amerika çok partili sisteme geçmemizi perde gerisinde ısrarla Türkiye’ye dayattı ve nihayet Türkiye 1946’da çok partili sisteme geçti..

Kendi çıkar ve menfaatleri için, Türkiye’yi çok partili sisteme zorlayan Amerika, Türkiye’nin dizginlerini elinde kaçırmamak için, Adnan Menderes in liderliğinde kurulan ve üç dönem üst üste seçimleri kazanan Demokrat Partinin kendi, sınır komşuları ile yavaş yavaş  bazı diyaloglara ve ticarete girmesinde pek hoşlanmayıp, sudan bahanelerle Adnan Menderes’i CHP’nin perde gerisi bazı siyasi baskıları ile  idam sehpasına  gönderdiler..

Ve ondan sonra ABD, 1948’de Filistin’i işgal eden Yahudi Siyonist çetelerine İsrail devletini kurdurtup, Ortadoğu ve Türkiye’yi kontrollü altına aldı ve ABD, Türkiye’de kendi, siyasi politikalarına karşı kimse ses çıkarmasın diye, her on yılda bir darbelerle milleti sindirip yıllardır Türkiye ve Ortadoğu'yu sömürmeye devam etti..

Fakat 2002 yılında tek başına iktidara gelen R. Tayyip Erdoğan, ABD’nin, İsrail’in ve Batının bütün planlarını ve hesaplarını altüst etti.

ABD ve İsrail,  yıllardır Türkiye’de, kendi siyasi politikalarının dışına asla çıkmayan ve defalarca iktidar olmuş bazı  eski siyasi partilerin varlığına rağmen, R. Tayyip Erdoğan’ın kurduğu siyasi partinin aradan sıyrılıp tek başına iktidar olabileceğine pek ihtimal vermiyorlardı.

R. Tayyip Erdoğan, 1973’te siyasete başladığı ilk günden, 1998 yılında cezaevine girdiği güne kadar, Türkiye’de, siyasal konjonktürün iplerinin dışarıdan ve içeriden kimlerinin elinde olduğunu çok iyi bilen bir siyasetçi olarak, çok temkinli adımlarla yürüyerek, hapisten çıktıktan sonra 2001’den Ak Partiyi kurup İktidar olduktan sonra, 2004 ve 2005 yıllarına kadar, sert ve gergin politikalardan kaçınarak, savunmada. Ekonomide, ihracatta, sağlık ve eğitimde adeta bir milli ve yerli bir seferberlik çalışması başlattı..

İşte 2005’ten itibaren dışarıdan ve içeriden yıllardır Türkiye’yi istedikleri gibi sömüren egemen dış güçler ve İçimizde bize benzeyen iki yüzlü bazı satılmış işbirlikçileri:  iç siyaset, dış siyaset, terör, kumpas, iftira kampanyaları ve hatta Ak Partiyi kapatmakla tehdit edip çeşitli alanlarda saldırılarını 15 Temmuza kadar sürdürdüler..

Evet, 15 Temmuz asla ABD’nin FETÖ destekli basit bir darbe girişimi değil, 50 yıldır ABD ve İsrail’in bölgede PKK ve diğer terör örgütleri ile beraber kurguladıkları ve planladıkları Türkiye’yi 15 Temmuz gecesi üç bölgeye bölme planıydı. Fakat çok şükür Yüce milletimiz o gece, R. Tayyip Erdoğan’ın bir talimatı ile çıplak elleriyle aslanlar gibi tanklara, uçaklara ve FETÖ’nün emrindeki satılmış vatan hainlerine karşı direnerek, sabah altıda darbecilere dünyayı zindan etti ve milletimiz büyük bir zafere imza attı 15 Temmuz gecesi..

İşte bütün bu sebeplerden dolayı, artık demokratik seçimlerle Ak Parti karşısında tek başına İktidar olamayacağını anlayan Kemal Kılıçdaroğlu ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette, ABD ve Batının kendisine yardım eli uzatmasını bekleyerek, 42 bin insanımızı şehit eden terör örgütü PKK ya bile terör örgütü diyemiyor..

Çünkü 2023 Haziran seçimlerinden hemen sonra, Türkiye,100 yıl önce Lozan’da kendisine baskı ve dayatma ile vurulmuş bazı prangaları ve zincirleri kırmak için masaya oturacak. İşte  ABD, Batı ve İsrail, bu masaya  R. Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir siyasi bir liderle asla oturmak istemiyor ve zayıf pasif, parçalı bir koalisyonla ve iktidarla bu anlaşma masasına Türkiye’yi oturtmak istiyorlar..
 ABD, Batı, İsrail ve içimizdeki dış güçlerin bazı işbirlikçileri, onun için yine seçimlere son bir yıl kala zamlarla, fahiş fiyatlarla milleti canından bezdirip Erdoğan’ı devirip  kendi çıkar ve menfaatleri için Türkiye’yi bir yüz yıl daha ABD’nin kucağına oturtmak istiyorlar. İşte mesele bu kadar basit ve açıktır değerli okurlarım… /  Saygılarımla…

Yazarın Diğer Yazıları