
Silahlanın!
Hamza Atlı
Ecdadın ömrü at sırtından tükenmiş.
Ecdadıyla övünen torun silah tutmayı bilmiyor.
Zaten biz millet olarak ya ecdadımızla övünüyoruz, yada günümüzü eleştiriyoruz.
Biz neredeyiz?
Hangi konumda?
Bu topluma ne katıyoruz?
İnsanlık mirasına nasıl katkı sunuyoruz?
Zerre kadar umurumuzda değil bu soru ve sorunlar!
Çoğumuz dünyaya geliş amacını ne merak ediyor, ne de sorguluyor.
Amaçsız, kaygısız, kavgasız, başıboş yaşıyoruz desek yeri.
Hayvani iç güdüler ve onun tatmini için çabalayan zavallılarız...
Dünyayı kendine esir eden, her yeri tarumar etmeyi kendine hak gören bir avuç siyonist tabir-i caizse anamızı ağlatıyor.
Coğrafyamızı kan gölüne çeviriyor.
Silah sevgimle ilgili olarak bazen dostlarım "sen öğretmen adamsın, eline yakışmıyor" diyorlar. Bugün memleketleri tarumar edilen, namusları çiğnenen nice insan bir zamanlar doktor, öğretmen, mühendis vs. idi.
Dünya'nın bin türlü ahvali var.
Askerdeyken acemi atışında üniversite mezunu, ilk kez silah gören bir arkadaş korku ve heyecandan bayılmıştı. Ecdadı at sırtında ömür tüketmiş bir millet silahı sevmese bile kullanmayı bilmeli. Hele ki bu coğrafyada...
O askere bakınca üzülmüştüm.
Bu hikâyeyi insanlara anlatmaya dahi utanmıştûm epeyce.
Hep söylüyorum.
Hayatın ve sınavın insana neler getireceği, feleğin insanı hangi çemberden geçireceği asla bilinmez.
Hele de bizim gibi satranç tahtasında figüran olan garip coğrafyalar için.
Buyrun siyaset tarihini, tarihin coğrafyamıza ve milletimize biçtiği rolü okuyun, okutun.
Neler var neler.
Buram buram kan kokar bu topraklar.
Savaş ve kan mecbur kalınmadıkça asla yapılmamalı.
Onda hepimiz hemfikiriz.
Ama savaşa da her an hazırlıklı olunmalı.
İşte bu hazırlıklardan biri de iyi kötü silah kullanmayı bilmekten geçiyor.
Allah mecbur bırakmasın.
Haa bu durumumuzu yad eller gayet iyi biliyor.
Ne kadar uyuştuğumuzun, uyuşturulduğumuzun farkındalar.
Ve bundan olabildiğince faydalanıyorlar.
İbret olur, ibret alırız inşallah.
Selam ve dua ile...