
Korkunç bir kıssa!
Hamza Atlı
Salih zatlardan birisi şöyle bir kıssa anlattı;
-Günlerden bir gün Hasan-ı Basri ile birlikte oturuyordum. O sırada önümüzden kalabalık bir gurup geçti ve ölü bir adamı arkalarında sürüklüyorlardı. Hasan Basri onları görünce birden kendinden geçip bayıldı.
Bir müddet sonra uyanınca neden bayıldığını sordum. Hasan, "Şu topluluğun arkasında sürüklenerek götürülen adam âbid bir kul, faziletli bir zat idi" dedi.
Bunun üzerine "Ey Ebu Sait! Onu bize anlat, başına ne geldi de bu hâle düştü bize söyle" dedim.
Hasan Basri şöyle anlattı;
-Bu şeyh, bir gün namaz kılmak için mescide doğru yürüyordu. Yolda giderken Hristiyan bir kadınla karşılaştı ve ondan etkilendi, fitneye kapıldı. Kadın ise onu istemedi ve "benim dinime girmedikçe seninle evlenmem" dedi.
Aradan zaman geçti, âbidin kadına olan arzusu giderek arttı. En sonunda kadının isteğine cevap verdi ve Hanif olan İslam dinini terk etti. Bizim âbid kul Hristiyan olunca kadın yanına gelip şunları söyledi "Ey adam! Sen pek hayırsız bir insansın.
Hiçbir kıymeti olmayan şehvetin için ömrünü adadığın dinden vazgeçtin. Bana gelince, ben, bir olan ve Es-Samed olan Allah'ın komşuluğunda sonsuz nimetleri elde edebilmek için Hristiyanlığı terk ediyorum."
Kadın, bu sözlerinin ardından şu ayetleri okudu "De ki, O Allah birdir. Her şey ona muhtaçken o hiçbir şeye muhtaç değildir. O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey ona denk değildir." (İhlas, 1-4)
Olaya şahit olanlar kadının durumuna şaşırdılar ve "Sen bu sureyi daha önceden ezberlemiş miydin?" diye sordular. Kadın şöyle cevap verdi "Hayır. Vallahi, bu sureyi daha önce hiç bilmiyordum. Fakat şu adam benimle evlenmekte ısrar edince o gece bir rüya gördüm.
Rüyamda ateşe giriyordum ve ateşteki yerim bana gösteriliyordu. Kendimi o hâlde görünce çok korktum. Daha sonra Malik (cehennem bekçisi) adında bir melek şunları söyledi "korkmayasın, üzülmeyesin. Allah Teâlâ, seninle evlenmek isteyen o adamın vesilesiyle seni cehennemden azat etti."
Ardından elimden tuttu ve beni cennete götürdü. Burada içerisinde bir şeyler yazan bir kâğıt parçası buldum. Kâğıtta şunlar yazıyordu, "Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır. Bütün kitapların aslı onun yanındadır. (Rad, 39)
Peşinden bana İhlas suresini okuttu ve ezberleyinceye kadar tekrar ettirdi. Uyandığım zaman onu ezberlemiş olduğumu fark ettim."
Hasan-ı Basri dedi ki, "işte kadın böylece Müslüman oldu ve önceden âbid olan kul, mürted olduğu için öldürüldü.
-Ebul Ferec İbnu'l Cevzi.
Kıssa bize vasat olmayı, vasatlıkta sebat etmeyi, imanı elde tutmayı öğretiyor.
Çok ibadet etmek, çok salih insan olmak değil mesele.
Hep söylerim.
Abid olmak, Salih olmak kim biz kim...
İnanın iman, teslimiyet ve nefsi dizginleyebilmek aslolan.
Ve bu bağlamda hayat serüvenini tamamlamak.
Şirke bulaşmadan, küfre düşmeden...
Vasat olsak, cennetin, eğer varsa derme çatma bir köşesinde yer bulmak ne büyük şeref olur bizlere.
Dayım Şerif Akduman der ki;
-Cennete gitsek, yine kazma kürek çalışmaya da razıyız, yeter ki ateş bize dokunmasın!