İsrail’in, Filistin halkına, masumlara, çocuklara, kadınlara yıllardır yaptığı vahşice saldırıları maalesef alemi İslam olarak yıllardır görüp duruyoruz.
İktidara her kim olursa olsun, ülkemizin içinde bulunduğu konjonktür gereği midir bilinmez ama kınama, BM’de çeşitli tasarılar vb. diplomatik yollarla tepkimizi ancak dile getirebiliyoruz.
‘One Minute’ çıkışından sonra ilişkilerde iki taraflı normalleşme çabaları da olsa İsrail’e karşı ülkemizde biriken nefret giderek artıyor. Gazze’deki hastane saldırısı sonrası ülkemizdeki bu nefret toplumsal bir reflekse dönüşerek, insanlar tarafından toplu telin, gösteri ve mitinglere neden oldu.
BURAYA KADAR HER ŞEY NORMAL!
Asıl gaye sesimizi dünyaya duyurmak iken, İsrail’in insanlık dışı suçuna sessiz kalmamak iken, Müslüman kardeşlerimizin mücadelesine en azından duayla destek olmak iken, kendi vatandaşımızın kendi güvenlik güçlerimizle karşı karşıya gelmesi, belki de getirilmek istenmesi, nahoş görüntülerin ortaya çıkması hiç hoş ve kabul edilebilir bir durum değil.
Bazı siyasi parti il temsilcilerinin, STK başkanlarının yönlendirmesi ve çağrısıyla geçtiğimiz gece Kürecik Radar Üssü’ne giden vatandaşların 4 saat boyunca ciddi bir gerginliğin ardından biber gazlarıyla evlerine dönmesi izah edilebilir bir durum değil.
Evet, Kürecik’te ABD askeri var. Ama onları koruyan Türk askeri. Üssün sorumluluğu bizde.
Vicdanı sızlamış, içi yanmış insanımızın tepki göstermek istemesi, protesto hakkını kullanması gayet doğal. Ancak gecenin o karanlığında yapılan müdahaleyle bir kişinin burnu kanasa, yaşamını yitirse bunun hesabını kim verecek?
Ne diyeceğiz?
-İsrail’i kınarken kendi topraklarımızda kendi güvenlik güçlerimizle çıkan arbede de yaraladı ya da öldü mü diyeceğiz?
Ve nitekim İstanbul’da benzer bir olayda bir vatandaşımız hayatını kaybetti.
Böyle bir olay dünyanın başka bir yerinde olamaz.
Kürecik’teki olaylarla ilgili izlediğim görüntüler, bana anlatılanlar hiç sıradan gelmedi. İnsanları oraya çağıran kişiler, eğer o öfkeli kalabalığı koordine edip, askerle polisle karşı karşıya getiremeyecek liderliği, hatipliği, etkileyiciliği, inandırıcılığı kendinde bulamıyorsa o zaman boyundan büyük işlere kalkışmayacak!
Güvenlik güçlerimiz de cana mala bir kasıt, aşırılık, kontrolden çıkmışlık yoksa karşısındakinin de kendisi gibi bu ülkenin evlatları olduğunu unutmayacak!
Neyse ki Kürecik’te olaylar çok daha fazla büyümeden kimseye bir şey olmadan kapandı. Ama bu hadise ucuz atlatılmış bir vakadır.
Bu tür olaylara şu haklı bu haklı tarafından bakılmaz. Vatandaş da bizim, asker de bizim.
Bu tür olaylardan dersler çıkarılmalıdır.
Umarım çıkarmışlardır!