6 Şubat depremlerinden sonra 11 ilde devlet var gücüyle çalışıyor. Kolay bir iş değil aynı anda enkazı kaldırmak, bir yandan da şehirleri yeniden inşa etmek.
*Malatya üzerinden gidecek olursak 103 bin bağımsız bölüm yıkılacak. Yıkımlar henüz yüzde 50’ye ulaşmadı.
*22 bin çarşı esnafının 19 bini iş yeri yıkıldı/yıkılacak.
*Kırsalda 25 bin köy evine ihtiyaç var. Bunların yaklaşık 7.500’ü ilk yıl içinde tamamlanabilecek.
KABULLENMEK ZOR AMA…
Yetkililerin ümitvari açıklamaları, halkın aciliyeti, diğer şehirlerdeki ilerleme…
Bunların şimdilik bir önemi yok. Gerçek şu ki Malatya için her şey yolunda giderse en iyi ihtimalle en az 10 seneye ihtiyaç var.
Bu noktada aslında bir şeyi çok iyi hesap etmemiz lazım. Önce şehir merkezini mi ayağa kaldırmalıydık, yoksa konutlardan mı başlamamız lazım?
Bunu yazarken 73 konteyner kentte 110 bin vatandaşımızın yaşadığını biliyorum. Kırsalda hala ağır hasarlı evlerde oturanları da dahil edersek Malatya’da şuan neredeyse 150 bin kişi normal bir ev konforundan uzakta hayatını idame ettiriyor. Giden nüfusu çıkardığınızda şehrin 4’te 1 sıcak yazı ve soğuk kışı zor şartlar altında geçiriyor.
YENİ MAĞDURİYETLER OLUŞTURMAYALIM!
‘Hak Sahipliği’ meselesi işte tam da bu noktada büyük önem kazanıyor. Çünkü vatandaşlarla konuştuğunuzda konutlarla alakalı süreçte en az 3 yıl, başının çaresine bakacak planlamaları yaptığını anlıyorsunuz.
AFAD, ‘Hak Sahipliği’ başvurularının ilk neticelerini açıkladı. Kırsal ilçelerden başlayarak merkez Yeşilyurt ve bugün/yarın Battalgazi’de ilan edildiğinde genel tablo ortaya çıkacak.
Ancak şimdilik ortaya çıkan ilk verileri, kendi istatistik hesaplamalarımla incelediğimde yeni bir mağduriyet sorunu ile karşı karşıya kalacağımızı peşinen belirtmeliyim.
Kırsal bir mahallede 90 başvurunun 15’ine hak sahipliği verilmiş. Bir başka merkeze yakın mahallede 950 başvurunun 245’ine hak sahibisin denilmiş. 465 başvurunun olduğu bir başka yerde 163 hak sahipliği kabul edilmiş.
Bu bilgiler bize kesin bir orantı vermez. Çünkü daha itiraz süreçleri var. 15 gün sonra AFAD bir kez daha komisyonda inceleyecek ve nihai rakamları açıklayacak.
Ancak yukarıdaki bilgiler bize şunu kesin bir şekilde gösteriyor ki:
Devlet, Malatya’da 103 bin bağımsız bölümün yıkıldı ya da yıkılacak olmasını kabul etse bile, hak sahipliğinde 103 bin bağımsız bölüm için insanlara hak tanımayacak.
Çarşıda pazarda esnaf sorunu dinlermiş, vatandaş derdini çözermiş gibi gösteren fotolar paylaşan vekillerimizin halka mavi boncuk dağıtmak yerine artık gerçekleri anlatması lazım.
Yine aynı şekilde AFAD, Çevre Şehircilik gibi kurumların başında olan bürokratlarımızın yıkımlarda açıklanan rakamlarla hak sahipliğindeki kabul oranları arasındaki farkı millete izah etmeleri lazım.
AKSİ HALDE…
Vatandaş bu kaos ortamında yalnız bırakıldığını düşünecek.
ÇÜNKÜ:
Aile apartmanlarında, kırsalda vatandaş aile büyüğü adına olan aboneliğini, tabusunu değiştirmez buralarda. Bunu örfi olarak bir ayıp, bir hiçe sayma gibi görür. Kimsenin aklına gelmez deprem olursa, şu olursa, bu olursa diye. Hafta sonu davet üzerine gittiğim köylerde hep bu sorunu gördüm. 2 katlı, 3 katlı binalar yıkılmış. Aile büyükleri alt katta, çocuklar üst katlarda oturuyor. Normalde orada 3 aile yaşıyor, 3 ev var. Ama hepsi tek abonelik diye, diğerlerinin başvurusu kabul olmuyor. Devlet o 3 aileye tek ev verirse oluşacak mağduriyeti düşünün.
Tabi bunun yanında aynı sitede bir kişinin adına 34 dairesi var. Devlet onların hepsini yeniden yapmak zorunda değil. İşte bu farkı gözetecek, yeni mağduriyetler yaratmayacak bir anlayışla bu hak sahipliği meselesini sonuçlandırmak gerekir.
Bizler öngörümüzle şimdiden yaşanabilecek mağduriyetleri gündeme getirmekle yükümlüyüz.
Umarım gerekli bilgi, belge, doküman veri tabanı konusunda şimdiden yetkililer harekete geçer.