
Ashabul Uhdud
Enes Tarım
“Uhdud” uzun ve derin hendek demek.
Kendilerinden “ashabul uhdud” diye söz edilen kimseler ve bu olayın geçtiği zaman ve bölge hakkında Kuranı Kerîm’de fazlaca bir bilgi yok.
Burûc sûresinde (85/4-10), çıra ile tutuşturdukları ateş dolu hendeklere Allah’a inandıkları için müminleri atan ve hendeğin etrafında oturup onları seyreden kimselerden “kahrolsunlar” diye bahsedilmekte.
“Burçlarla dolu göğe andolsun. Va'dedilmiş güne andolsun. Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü'minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir. O vakit, ateşin etrafında oturmuş, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı. Onlar müminlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah'a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir. Şüphesiz mümin erkeklerle mümin kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır…” (Buruc, 1-10)
***
Tarih ve tefsir kitaplarında bu konu ile ilgili birçok rivayet var.
Bir rivayete göre hadise Bâbil Kralı “Buhtunnasr” ile ilgilidir.
O, bir altın heykel yaptırarak halkı ona tapmaya zorlayan kral, bunu kabul etmeyen “Danyal peygamber” ile arkadaşlarını alevli fırına doldurmuştur.
Fakat bu rivayetin zayıf olduğu ileri sürülmekte...
Bu konudaki rivayetlerin en kuvvetlisi, Necran Hristiyanlarına Yahudi hükümdar Zunüvas tarafından yapılan işkence olayı ile ilgili olanıdır.
Zunüvas Necran’ı ele geçirerek Hristiyanlardan Yahudiliğe geçmelerini istemiş, kabul etmeyenleri ateş dolu çukurlara attırarak yaktırmıştır.
Zunüvas Necran’ı kuşatmış, yaklaşık iki bin kişiyi bir kiliseye doldurarak ateşe vermiştir.
Başka bazı rivayetlerde, kazdırdığı uzun ve derin hendeklere odun doldurulmuş, bu odunlar tutuşturulduktan sonra Hristiyanlar içine atılarak yakılmıştır.
Zunüvas tarafından öldürülen Hristiyanların sayısı kaynaklarda iki bin ile yirmi bin arasında değişmekte.
Bazı araştırmacılar, tarihte böyle bir hadisenin olmadığını, söylese de birçok tarihî belgede bu hadiseden bahsedilmesi tarihte böyle bir olayın meydana geldiğini teyit etmekte.
***
Aslında halkı hendeklere doldurarak öldürme olaylarının tarihte çeşitli zamanlarda meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Kuranı Kerîm’de bu kıssanın anlatılışı, müminlere eziyet eden müşriklerin ifşa edilmesi, onların geçmiş tarihlerde yaşamış olan müşrik atalarından zulümde bir farklarının olmadığının teyiti ve müminlerin de sıkıntı ve zorluklar karşısında ibret alarak sabır ve tahammül göstermeleri için zikredilmiştir.
Bu ayetler Mekke müşriklerinin işkencesine maruz kalan Müslümanlara, geçmişte de inananların nasıl baskı altında kaldığını, ancak Allah'ın yardımının onlarla beraber olduğunu hatırlatmaktadır.
***
“Buruc” süresinde anlatılan olaylar aslında her yüzyılda zalimlerin mazlumlar üzerinde yaptıkları işkence zulüm ve katliamların bir sahnesini canlandırmakta.
Bugün yaşadıklarımız gibi...
Bugün de tüm dünyanın gözleri önünde canlı yayınlarla mazlum bir halk kadını çocuğu ve yetişkinleri ile beraber fosfor bombaları ile yakılarak yok ediliyor.
Neredeyse bir ay olacak her gün her Allah'ın günü Gazze üzerine bombalar yağarken binalar ardı ardına insanların üzerine yıkılırken Yahudi zulmü hala devam ediyor...
Hem de tüm batılı devlet liderlerinden onay alarak…
Tüm dünyada insanlık savaş ve kör yaşananlara...
Tüm Avrupa'da Filistin'e destek açıklaması yapan insanlara, ünlülere mobbing uygulanıyor...
Adeta iki buçuk milyon insan küçücük bir alanda kıstırılarak herkesin gözleri önünde bombalarla yakılıp yok edilirken, yanmış çocuk ölüleri sokaklarda boylu boyunca uzanmış yatarken; insanlık, ashabı uhdud misali çukurların kenarlarında oturmuş hendekler içerisinde ateşlerde yanarak kavrulan masum insanları izliyor...
Kur’an-ı Kerim’den öğrendiğimize göre insanlık her daim böyleydi aslında.
Genel olarak hiçbir dönem çoğunluk hak adalet ve özgürlük taraftarı olmadı.
İyi insanlar daima azdı ve çaresizdi.
Yüzyıllar boyu hendeklere atılarak yakılan insanları hep izledi insanlık.
Yüksek değerler için hiç bir zaman çaba göstermedi.
Hep ateşe atılanların odunlarının taşıyıcısı oldu.
Bir baksanıza bugün tüm dünyanın gözü önünde bir soykırım yaşanırken kimsenin umurunda değil...
Müminlerin sözü de her daim aynıydı…
“Hasbunallah ve nimel vekil…”
“Şüphesiz Allah bize yeter. O ne güzel vekildir…”
Selam ve dua ile…