Cengiz Dere / Manevi Danışman

Özgürlüğün Çocuğun Ruhundaki Yeri

Cengiz Dere / Manevi Danışman

İnsan, yaratılışı gereği özgürdür. Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor:
“Biz insana yolu gösterdik; ister şükreder, ister nankörlük eder.” (İnsan, 3)
Bu ayet, özgürlüğün sadece fiziki değil, aynı zamanda iradi bir hak olduğunu bize gösterir. İnsana verilen en büyük emanetlerden biri, kendi seçimini yapabilme imkânıdır.
Psikoloji bize şunu öğretir: Baskı altında yetişen çocuk, ya kişiliğini ezer ya da isyan ederek karakterini yaralar. Çocuk, ruhunun en derin yerinde bir “kendi olma” ihtiyacı taşır. Bu ihtiyaç karşılanmadığında ya silik bir kişilik ya da öfkeli bir ruh ortaya çıkar.

Mevlânâ der ki:

“Bırak çocuğun kendi kanatlarıyla uçsun; yoksa hep senin gölgende kalır.”
Bu söz, özgürlüğün ruh terbiyesindeki yerini en güzel şekilde özetler.
Bilgeler, “Kuşu altın kafese koysan da, gönlü özgürlükte kalır.” demiştir. Anne babalar bazen sevgiyi yanlış yorumlayarak, çocuklarını fazla kontrol altında tutar. Oysa bu, iyilik değil, farkında olmadan yapılan bir kötülüktür. Hz. Ali (r.a.)’nın şu sözü bu konuda bize yol gösterir:
“Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, yaşayacakları zamana göre yetiştirin.”

Özgürlük nedir?

Özgürlük, kuralsızlık değildir. Özgürlük, edep ve ahlak sınırlarını bilerek hareket edebilmektir. Bir çocuk “yapma” ve “yapabilirsin” dengesi içinde yetişirse, ileride hem kendisine hem topluma faydalı bir birey olur. Kur’an’da, “Dinde zorlama yoktur.” (Bakara, 256) buyurulur. Bu, iman gibi en önemli konuda bile zorlamanın yanlış olduğunu bildirir. Öyleyse biz de çocuklarımıza doğruyu öğretirken baskı yerine rehberlik etmeliyiz.
Atalarımız, “Ağaç yaş iken eğilir.” demiştir. Ama bu eğmek, kırmak anlamına gelmez; yön vermektir. Kırılan ağaç bir daha düzelmez, ama sevgi ve güvenle yön verilen ağaç kök salar, meyve verir.

Yunus Emre şöyle der: “Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil. Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.” Çocuk gönlü de böyledir; kırılırsa tamir edilmesi zordur.

Baskının sonucu

Uzun yıllar baskı altında yetişen çocuk, iki uç davranıştan birini gösterir:
İçe kapanır, kendi fikirlerini ifade etmekten çekinir.

Aşırı isyan eder, otoriteyi düşman olarak görür.

Psikoloji, sağlıklı kişiliğin temelinde “güvenli bağlanma” olduğunu söyler. Güvenli bağlanan çocuk, anne babasının sevgisini hissettiği gibi kendi kararlarının sorumluluğunu da taşır.
Bediüzzaman Said Nursî, hürriyetin ahlakla beraber yaşanması gerektiğini şöyle ifade eder:
“Hürriyet, başkasının hukukuna tecavüz etmemektir. Yoksa nefsin heva ve hevesine tabi olmak değildir.”

Özetle;
Özgürlük, bir lütuf değil, yaratılıştan gelen bir haktır.
Baskı, kısa vadede itaati getirir; uzun vadede kopuşu hazırlar.
Edep ve ahlakla sınırlandırılmış özgürlük, en sağlıklı yetişme ortamıdır.
Çocuğun kendi olma hakkını elinden almak, onun ruhunu sakatlamaktır.

Ebeveynler İçin 7 Adımda Özgür Yetiştirme İlkeleri

Sevgi ile Güven Temelini Atın

Çocuk kendini sevilmiş ve güvende hissetmeden özgürlüğü doğru kullanamaz. Sevgi, baskının panzehiridir.

Sınırları Net Koyun, Ama Kıskıvrak Bağlamayın

Kurallar net olmalı; ancak çocuk, kendi kararlarının sonuçlarını yaşayabilmeli.

Fikirlerini Dinleyin ve Değer Verin

“Sen küçüksün, anlamazsın” yerine “Senin fikrin nedir?” sorusu, özgür düşünen bireylerin temelidir.

Hata Yapmasına İzin Verin

Hata, gelişimin bir parçasıdır. Hata yapma hakkı elinden alınan çocuk, risk almaktan korkar.

Edep ve Ahlakı Özgürlüğün Temeline Koyun

Hürriyet, başkasının hakkını çiğnememekle mümkündür. Bunu küçük yaşta öğretin.

Kendi Hayatına Söz Hakkı Verin

Kıyafetini seçmek, odasını düzenlemek, arkadaşlarını belirlemek gibi konularda tercihlerine alan açın.

Duanızla Destekleyin

Unutmayın, anne baba duası çocuğun hayat yolculuğunda en büyük manevi pusuladır.

Son Söz:

“Özgürlük, Allah’ın insan ruhuna koyduğu ilahi bir nimettir. Onu baskıyla köreltmeyelim, edep ve ahlakla taçlandıralım.”

Yazarın Diğer Yazıları