Cengiz Dere / Manevi Danışman

Kul ile Allah arasına girilmediği gibi kaynana ile gelin arasına da girilmez

Cengiz Dere / Manevi Danışman

Evlilik sadece iki kişinin değil, iki ailenin de bir araya gelişidir. Bu birliktelikte en hassas alanlardan biri kaynana-gelin ilişkisidir. Nice evliliklerin huzurunu gölgeleyen tartışmalar, çoğu zaman bu ilişkinin doğru yönetilememesinden kaynaklanır. Burada en kritik görev, damadın yani kocanın omuzlarındadır.

Erkekler çoğu zaman iyi niyetle hareket ederek anneleri ile eşlerini birbirine bağlamaya çalışır. Bazen annesini eve sık sık getirir, bazen eşine “annem gibi yap” diyerek onu kıyaslar, bazen de “sen annemi seversen ben de seni severim” tarzında şartlı sevgilerle aile düzenini kurmaya kalkar. Oysa bu çaba çoğunlukla fayda değil, zarar getirir. Çünkü kıyas, sevgiyi çoğaltmaz; aksine gönülleri birbirinden uzaklaştırır.

Psikolojik açıdan bakıldığında, kıyas insanın en hassas yönüne dokunur. Bir kadın, kocası tarafından sürekli kaynanasıyla karşılaştırıldığında kendini eksik, değersiz veya yetersiz hisseder. Bu duygu bir süre sonra öfkeye dönüşür. Kaynana da oğlunun sevgisini paylaşmakta zorlanır, gelini rakip gibi görmeye başlar. Sonuçta sevgi köprüleri kurulmaz, aksine yıkılır. Oysa kadınlar doğaları gereği anlaşmayı bilirler. Bırakıldıklarında çoğu zaman kendi dengelerini kurar, birbirlerine alışır, aralarındaki bağı zamanla güçlendirirler. Erkek araya girdiğinde ise bu doğal denge bozulur ve sorunlar büyür.

Dini açıdan meseleye bakıldığında Kur’an, “Rabbin, yalnızca kendisine ibadet etmenizi ve anne-babanıza iyilikle davranmanızı emretti” (İsrâ 23) buyurur. Evet, anneye hürmet farzdır, ona iyilik göstermek kulluğun gereğidir. Ancak bu emir, eşe zulmetmek veya sevgiyi kıyas aracı haline getirmek anlamına gelmez. Resûlullah (sav) da eşlerine daima değer vermiş, annesi hayatta olmadığı için böyle bir imtihan yaşamamış olsa da, ümmetine eşe karşı inceliği, anneye karşı da merhameti öğretmiştir. Buradaki ölçü şudur: Anneye hizmet edilir, eşe sevgi gösterilir; ikisi asla kıyas edilmez.

Edebi bir bakışla söylersek, nasıl ki insan Allah ile kul arasına giremezse, kaynana ile gelin arasına da girilmez. Çünkü her sevginin kendi rengi, her ilişkinin kendi dili vardır. Birini diğerine benzetmeye çalışmak, gül ile karanfili aynı vazoya koyup aynı kokuyu beklemek gibidir. Gül güllüğünü, karanfil karanfilliğini koruyarak güzeldir.

O halde damada düşen, iki tarafı da dinleyip hakem gibi davranmak değil; saygılı bir seyirci gibi kenarda durmaktır. Gerektiğinde eşine destek vermek, annesine hürmet göstermek ama asla kıyas üzerinden birini diğerine zorlamamaktır. Çünkü kadınların mücadelesi çoğu zaman kadın kadına olur; erkeğin araya girmesi yangını söndürmez, alevlendirir.

Unutulmamalıdır ki, aile huzurunun anahtarı kıyas değil, adalettir. Bir kadın, kocasının kendisini annesiyle kıyaslamadığını, kendi değerini koruduğunu hissettiğinde huzur bulur. Bir anne de oğlunun sevgisini paylaşmaya zorlanmadığında, gelinini kabullenmekte daha kolay yol alır. Böylece erkeğin hem annesi hem de eşiyle olan ilişkisi sağlıklı kalır.

Kısacası, kaynana-gelin arasında köprü kurmaya çalışmak erkeğin görevi değildir. Onların kendi köprülerini kurmalarına sabırla fırsat tanımaktır. Erkek, annesine hürmetini, eşine sevgisini kıyasın gölgesine düşürmeden gösterebilirse, hem annesiyle bağını korur, hem eşiyle huzuru büyütür. İşte gerçek denge budur.

Yazarın Diğer Yazıları