Kadın olmak, ince düşünmek demektir. Detayları görmek, duygularla hareket etmek, sezgilerle anlamaya çalışmak… Fakat iş eşler arası iletişime geldiğinde, bu incelik bazen bir muammaya dönüşebilir. Kadınlar içinden geçenleri anlatmadan anlaşılmak ister, erkekler ise anlatılmayanı anlamakta zorlanır. İşte tam da burada bir düğüm başlar.
Sevgili kadınlar, artık bu düğümü birlikte çözme vakti geldi.
Erkekler, kadınları anlamıyor olabilirler. Belki de gerçekten anlamayacaklar. Ama bu, eşinizin sizi sevmediği ya da önemsiz bulduğu anlamına gelmez. Onlar sadece sizin gibi düşünmez, sizin gibi hissetmezler. Erkekler netliğe ihtiyaç duyar. Bilmece gibi kurulan cümleler, ima edilen duygular, sessiz kalmalar ya da "anlasın artık" beklentileri onların dünyasında çoğu zaman bir karşılık bulmaz.
Bu yüzden açık olun.
Kısa, net ve güzel bir dille anlatın:
"Beni biraz dinlemene ihtiyacım var."
"Seninle birlikte kahve içmek istiyorum."
"Bugün kendimi biraz yalnız hissettim."
"Yorgunum, biraz yardım eder misin?"
Unutmayın, kalbinizden geçenleri güzelce dile getirmek sizi zayıf kılmaz. Aksine ilişkinizi güçlendirir. Erkekler, kendilerine güvenilerek yapılan açık konuşmalardan kaçmazlar, çoğu zaman rahatlarlar. Çünkü bu onların da ne yapacağını bilemediği duygusal karmaşadan çıkmasına yardım eder.
Beklentilerinizi anlatın ki, eşiniz sizi tanısın.
Sizi tanısın ki, evinizde anlayış ve huzur çoğalsın.
Anlayış çoğalsın ki, sevgi büyüsün.
Evlilik, iki yabancının birbirini her gün yeniden tanımasıdır. O yüzden susmayın. Kırmadan, dökmeden, suçlamadan; sadece paylaşarak anlatın. Beklemek yerine, anlaşılır olmak için adım atın.
Çünkü kadın sustuğunda ev susar, kadın konuştuğunda yuva nefes alır.