
Evlilik Krizinde Yetki Kimde? Ayet, Erkeğe mi Yoksa Topluma mı Hitap Ediyor?
Cengiz Dere / Manevi Danışman
* Kur’an’ın emirlerini “ kocaların inisiyatifine” bırakmak, hem ayetin gramerine hem de adaletin ruhuna aykırıdır.
Giriş
Nisâ Suresi 34. ayeti genelde şöyle anlaşılır: “Kadın nüşûz (ciddi itaatsizlik ve evlilik yükümlülüğünden sapma DİKLENME ) içindeyse erkek önce nasihat eder, sonra yatakta ayırır, olmazsa döver.”( DAREBE BANA GÖRE BABA EVİNE GÖNDERMEK YANİ BOŞANMAKTIR.)
Bu anlayış, ilk bakışta ayete dayanıyor gibi görünse de, hem ayetlerin dilsel yapısına, hem Peygamberin (sav) uygulamasına, hem de İslam’ın adalet ilkelerine aykırıdır.
1. AYETİN GRAMERİNE BAKTIĞIMIZDA: ZAMİRLER NEDEN ÇOĞUL?
Nisâ 34:
"… وَاهْجُرُوهُنَّ ... وَاضْرِبُوهُنَّ ... فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا عَلَيْهِنَّ سَبِيلًا"
(...Onları yatakta yalnız bırakın, onları (son çare olarak) dövün. Eğer size itaat ederlerse, artık onların aleyhine bir yol aramayın.)
* Buradaki dil dikkat çekicidir:
اهجروهنّ, واضربوهنّ, أطعنكم, عليهنّ gibi fiil ve zamirler hep çoğuldur.
Yani bir tek erkeğe değil, tüm erkekler topluluğuna (yani topluma) seslenilir.
Bu, bireysel bir uygulamadan çok, toplumsal bir sistem oluşturma amacı taşır.
Ayetin mesajı şudur:
“Ey erkekler topluluğu! Kadınlarla ilgili sorun yaşandığında bireysel öfkeye değil, sistemli ve adil çözümlere yönelin.” TOPLUM İŞLERİNİ DE MAHKEME YÜRÜTÜR.
2. AYETİN DEVAMI ZATEN HÜKMÜ KİME VERİYOR?
Hemen sonraki ayet, Nisâ 35, bu sürecin zaten bireysel olmadığını teyit eder:
"Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin…"
* Bu ayet, "hakem" sistemini devreye sokar.
Hakemler = Yetkili, tarafsız, denetleyici merciler = resmî toplum temsilcileri
Bu da gösteriyor ki:
“Nasihat etme”,
“Yatak ayırma” ve “Darabe” gibi eylemler, ancak hukuki bir denetim altında, adil bir çerçevede, resmî merci aracılığıyla uygulanabilir.
3. PEYGAMBERİMİZİN (S.A.V) UYGULAMASI
Hz. Peygamber (s.a.v) hiçbir zaman:
"Git, eşini döv" dememiştir.
“Evlilikte krize girersen hemen tek taraflı işlem başlat” dememiştir.
Aksine:
Daima eşler arasında hakem görevlendirmiştir.
Bireysel şiddet eğilimlerini sert bir şekilde kınamıştır.
*Hadis:
"Sizden biri karısını dövüyor, sonra gece onunla aynı yatağa giriyor! Bu ne biçim davranış!" (Buhârî, Nikâh 93)
4. PSİKOLOJİK AÇIDAN YANILGI NEDİR?
Ayetin uygulamasını “erkeğin insafına” bırakmak, psikolojik bir kırılmaya neden olur. Neden?
Zaten öfkeli olan bir adama şiddet yetkisi verilirse, bu onu hem yargıç hem infazcı yapar.
Bu da evin içinde adalet değil, korku rejimi doğurur.
Kadın, baskı altına girer, iletişim kapanır, evlilik içten içe çürür.
Psikolojide buna güç dengesizliği denir.
Bu da, uzun vadede duygusal kopuşa ve hatta boşanmaya neden olur.
5. İSLAM’DA TEMEL KURAL: ADALET ve DENETİM
Kur’an ve sünnet, bireylere değil denetlenebilir mekanizmalara yetki verir:
Cezalandırma değil, ıslah ön plandadır.
Erkek, hakim değil, emanetçidir.
Hüküm verirken, kişi değil hak konuşur.
SONUÇ
Ayette geçen “nasihat, ayırma, darabe” gibi eylemler:
Erkeğin bireysel keyfine ve öfkesine bırakılamaz.
Toplumsal denetim altında, gerektiğinde mahkeme ve hakem kararıyla yürütülmelidir.
Bu, hem:
Kur’an’ın gramer yapısına,
Ayetlerin bağlamına,
Peygamber’in sünnetine,
Psikolojik sağduyuya,
Ve İslam’ın adalet ilkelerine uygundur.
*Son Söz:
“Ev içi kriz, mahremdir ama rastgele müdahaleye açık değildir.
Müdahale olacaksa, o da adaletin elidir; öfkenin değil.”