Cafer Çelik

Müslüman

Cafer Çelik

Müslüman, İslam yasasını bilen, inanan, gereğini yapan, esaslarına uygun olarak yaşayan, yaşanmasına çalışan kimse. İnsanların dünyada huzur bulması, sonsuz hayat ahirette ebedi saadete ermesi, mükafat görmesi için Yaratan, uyması, uygulaması gerekli yasasını, insanların gelişmesine uygun olarak çeşitli aralıklarla peygamberlerine duyurmuş, insanlığa duyurmalarını buyurmuştur. Bu yasalarda öz olarak Allah’ın varlığı, birliği, dünyanın geçici, ahiretin ebedi, insanın başıboş bırakılmadığı, öleceği, ilahi yasaya göre yargılanacağı, ceza-mükafat göreceği bildirilmiştir.

Tarih boyunca gönderilen elçiler, insanları Allah’ın dini İslam’a çağırmış; uyanlar da Müslüman adını almıştır. Kur’an’da: “Allah sizi hem daha önce, hem de bu Kur’an’da Müslüman diye isimlendirdi” (Hac,22/78), Hz. İbrahim(sav) için; ”İbrahim ne Yahudi ne de Hristiyan’dı, tam anlamıyla Hakka yönelmiş bir Müslümandı; Allah’a şirk koşanlardan da olmamıştı.” (Al-iİmran,-3/67). Hz. Yakup oğullarına vasiyetinde: ”Oğullarım! Allah sizin için bu dini seçti. Siz de ancak Müslümanlar olarak ölün” dedi.(Bakara-132). Hz. Yusuf da duasın da “Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Dünyada da ahrette de benim yardımcım sensin. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni salih kulların arasına kat” (Yusuf-101). “Havariler de; iman ettik, bizim Müslüman olduğumuza Sen de şahit ol, demişlerdi. (Maide-111)

Bu isim ısrarla, iftiharla kullanıldığı halde, yeterli görmediğimizden mi, bilmediğimizden mi, ümmeti bölmek isteyenlere yardımcı olmak için mi kimliğimize farklı bir sıfat daha ekliyoruz. Neden yakıştırdığımız sıfatı, yüce isimden öne çıkararak; Sünni, Alevi, şu tarikat, bu cemaat, şucu-bucu olarak tanınıyoruz, tanıyoruz. Farklı yerlerde, cemiyetler de bilmeyerek, belki de kasıtlı olarak yanlış şeyler telkin edilenlerimiz olabilir. Yanlışlar uzaklaşmadan, samimi olarak yaklaşarak; samimiyete inandırarak, Kur’an ve sahih sünnet ölçülerine göre düzeltilmeye çalışmalı, gerçek Müslüman topluluğunun oluşması sağlanmalıdır.” Hayaller gerçeklerin anasıdır.” Gayeler, sabırlı gayretlerle gerçek olur. İnsanlar, adil, huzurlu, ihtiyaçlarını kolayca temin edebilecekleri imkanlar oluşturulmasını isterler. Dil, din, renk farklılığından dolayı çatışmayı istemezler. Geçmişte bu farklılıkları makam, saltanat sevdalıları kullanarak halkları çatıştırarak amaçlarını gerçekleştirmişler. Böylelerine alet olma, çatışmaları devam ettirecektir.  

Devletler ümmet bütünlüğünün parçalanmasına sebep olmuşlar, bütünleştirmek için etkili olamamışlar. ”Sivil Toplum Kuruluşları” arasında iletişim sağlanır, önce isimde, esas da anlaşılırsa, şu-bu kuruluş, siyasilerin isteğine göre değil; Hakkın esasına uyan, halkın desteğini alan, sabır, sebat, gayretle çalışılırsa bütünleşme gerçekleşecektir. Tüm sivil toplum kuruluşlarının bir oran dahilinde temsil edildiği, devletler üstü bir genel kurul, ilim adamlarından meydana getirilmiş bir yönetim kurulu, hiçbir devletin etkisinde olmayan, tüm devletler tarafından destek gören, korunan, gücü nispetinde adaletin artmasına, zumlun yok olmasına çalışan, renk, dil, din ayırımı yapmadan herkesi kucaklamaya çalışan, kısacası insanlığı yakışmayan yanlışlardan koruyan, üstün yaratığı üstünleştirmeye çalışacaktır. Hac farizası değerlendirilse birliğin oluşması daha kolay oluşacaktır.

Böyle çalışmalar İslam Medeniyetinin yaşanmasını, tanınmasını sağlayacak. Dünyada adil düzenin oluşmasını Müslüman Birliğinin oluşması, orijinal İslam esaslarının noksansız uygulanması sağlayacaktır. Sonsuz irade, kudret, ilim sahibi Yaratıcı yaratıklarının dünyada huzurlu olması, ahrette ebedi saadete ermesini (bilip, inanıp, uyup, uygularlarsa) sağlayacak ilahi KUR’AN yasası; Onu açıklayan, uyan, uygulayan Hz. Muhammed(sav)’in uygulaması bilinmektedir. Noksan olan, İslam ve insan kardeşliğinin oluşması. Yapılacak, uygulandığı gibi uygulamak

Yazarın Diğer Yazıları