
İhram-Hac
Cafer Çelik
İhram: Mubah olan söz, fiil ve davranışların hac ve umre yapacak kimseler için Allah’ın, Resul’ünün getirdiği yasaklarla geçici olarak haram kılınmasıdır. Ayrıca ihram, servet, makam, milliyet gibi beşeri farklılıklardan soyunmanın, takva elbisesine bürünme, Allah nezdinde makam ve zenginliğin hiçe sağıldığı, Müslümanların eşit, kardeş olduğunun sembolüdür.
Hacı adayı, başı, ayağı açık, yokluk ve yoksulluk görüntüsü içinde, Allah karşısında aczini itiraf eder. Hayatında, ihramı gibi bembeyaz bir sayfa sözü verir. Hacı mahşer günü gibi kefen giyer. Yeniden dirilme, mahşer gününün provasını yapar. Hayatının bundan sonraki kısmında gerçek dirilişe daha iyi hazırlanma sözü verir. Ruhunda dirilişi gerçekleştirir. İhramın önemini düşünür, idrak eder.
Hac, Peygamberimiz buyuruyor; “Kim Allah için hac eder de kötü söz ve davranışlardan, Allah’a karşı gelmekten sakınırsa,(kul hakkı hariç) annesinden doğduğu günkü gibi(günahlardan arınmış olur.)
Hacı adayı, iman esaslarına kendini ikna edecek seviyede, şeksiz-şüphesiz inandıracak bilgiye sahip olmalı, hacla ilgili farzları, vacipleri, sünnetleri, mubah ve müstehapları, nasıl uyup uygulayacağını bilmelidir. Say da, Hz. Hacer’i, Mina da Hz. İbrahim ve İsmail’i, Arafat’ta, Hz. Adem’i, Havva’yı düşünme gibi duygular duyulmalıdır.
Hac, yıllık büyük İslam kongresidir. Dünyanın her tarafından, milyarca Müslümanlar arasından, milyonca kimselerin, ilahi emri yerine getirmek için kutsal beldede toplu olarak, gerekli ibadeti yerine getirmeleridir.
Dilleri, renkleri, yerleri farklı, dinleri bir olan büyük Müslüman kardeşler topluluğudur. Bu toplulukta Müslümanlar, tanışmalı, dertleşmeli, dertlerin sebepleri, çareleri tespit edilmeli, sebepler yok edilmeye, çareler artırılmaya, huzursuz edici, üzücü haller azaltılıp yok edilmek için yapılması gerekliler yapılmaya başlamalıdır.
Mekke ve Medine’de İslam Üniversiteleri kurulmalı, her toplumun mevcut nüfusuna orantılı olarak öğrenciler alınarak, yetiştirip memleketlerine gönderilerek benzeri kurumlar kurdurularak dünyanın her tarafında Müslümanları bilinçlendirme çalışmaları geliştirilmeli. Şirketler kurularak her çevrenin imkanları işlenmeli, uygun fabrikalar kurulmalı, sattığımız tonu fiyatına gr ve kilosunu alma son bulmalı, müşterek şirketlerin sermayeleri kurulan işletmelerin, kurulduğu hükümetler garantisinde olmalı, bu büyük, güç ve imkanlar iyi değerlendirilip Müslüman toplum ihtiyaçlarını kendisi üretir, tüketim fazlasını ihraç etmeli, tüm insanların muhtaç olanına, zulüm ‘e uğrayanlarına yardımcı olacak güce erişmeli.
Yapılabilecekler yapılsa, Müslüman devletler haraç vermekten, Müslüman milletler köleliğe koşarken 10 binlercesi denizlerde boğulmaktan kurtulur. İnsanlar yanlış yaptıklarından da yapabileceklerini yapmadıklarından da sorguya çekilecekler, ceza göreceklerdir.
Makam ve servet sahipleri, egemen şer güçlerden çekinirler, halka yararlı gelişmelere katılmada çekingen davranırlar. Onların çoğu dünya kısa faydasını, ahret ebedi huzuruna tercih ederler. Faydalı teşebbüsler her devlette teşkilatlanmış sivil toplum kuruluşları, dernekleri tarafından canlandırılmaya çalışılmalı, hükümetler önü hayır, sonu şer olan gelişmelere fırsat vermemek için her kuruluşu, her an izlemeli, hayırlı gelişmelere destek olmalıdır.