
Turistleri Sırtında Taşıyan Adamın Bitmeyen Yolu
Abdullah Ergün
Malatya’nın Nemrut’a uzanan sessiz çabası ve mücadelesi yıllar önce başladı. Ama zamanla bu sessizlik, çabaya değil, unutulmuşluğa dönüştü. Çünkü zirveye çıkan son 2.5 kilometrelik çile hâlâ tamamlanmadı. Oysa bu dağ yolunun her taşında bir insanın alın teri, bir kentin umudu yatıyor.
___________________
1980’li yılların ortasında Malatya’dan Nemrut Dağı’na bir yol açıldı.
O günlerde bu büyük adım, Malatya’nın turizmde yeni bir dönem başlatacağına olan inancı da beraberinde getirmişti. Dağın heybeti, tarihi, özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisi ve doğasıyla birleşince umutlar da büyüdü. Ama bugün, aradan geçen onlarca yılın ardından, o umutların yerini sessiz bir sitem almış gibi...
Geçtiğimiz hafta Nemrut’a çıktık. Ama bu kez yalnızca güneşi batışını izlemek için değil.
Yıllarını bu dağın yoluna adamış, ismi belki sadece bölge halkı tarafından bilinen bir adamı onurlandırmak için: Şevket Aydın.
Pütürge’nin Büyüköz köyünde yaşıyor.
1980’li yıllarda Tepehan–Büyüköz hattında neredeyse tamamen stabilize olan yolda, kendi elleriyle mücadele etti.
Kazma kürekle patikalar açtı. Turistleri sırtında taşıdı.
Yolun olmadığı yerde, bedenini köprü etti.
Sadece yol mu?
Nemrut’un eteklerinde taşlardan yaptığı derme çatma odalarda, ziyaretçilere otel hizmeti sundu.
Kurduğu tesise “Güneş Hotel” adını verdi. O otel, Malatya turizminin en parlak yıllarına ev sahipliği yaptı.
Zamanın Turizm Danışma Ofisi, bugün otopark yapılmak istenen vilayet arkasındaki yeşil alandaydı.
Sabahın erken saatlerinde Nemrut’a gitmek isteyen turistler burada toplanırdı.
Şevket Aydın hem rehberlik yapar, hem arabaları ayarlar, hem otelin mutfağında hizmet ederdi.
O yılların tanıkları bilir, o günlerin heyecanını yaşayanlar unutmaz.
Bugün, karşılama merkezine kadar gelen yol varsa, o yolda Şevket Aydın’ın ayak izleri vardır.
Ama o yolun sonu hâlâ tamamlanmadı.
Zirveye çıkan son 2.5 kilometre, yıllardır yapılmadı.
Karşılama merkezinden yukarıya uzanan bu kısa ama çetin bölüm hâlâ taşlık, toprak, engebeli.
Çıkmakta zorlanan arabalar bazen yolda kalınca yaşlılar, çocuklu aileler, engelliler zirveye yürümek zorunda kalıyorlar. Bu eziyet hâlâ devam ediyor.
Perşembe günü Nemrut’un eteklerinde Şevket Aydın’la oturduk.
Yıllarını verdiği yola bakarken gözleri doldu.
Anlattıkları bir yol hikâyesi değildi.
Bu, bir ömür hikâyesiydi.
“Ben elimden geleni yaptım,” dedi.
“Ama şimdi sıra devlette... Bu yol artık yapılmalı.”
Haklı.
Bu mesele yalnızca bir ulaşım değil.
Bu, bir vefa meselesi.
Bu, Malatya’nın yıllardır sessizce bekleyen turizm potansiyeline kulak verme meselesi.
Bu, bir insanın emeğinin, bir halkın çabasının unutulmaması meselesi.
Ve eğer Nemrut Dağı, özel konumuyla her sabah güneşi ilk karşılayan dağlardan biriyse...
O zaman bu topraklarda da ilk doğması gereken şey; adalet, emek ve vefa olmalı.
Ve bu yol…
Turistleri sırtında taşıyan bir adamın bitmeyen çabasına yakışır şekilde,
Artık tamamlanmalı.