Abdullah Ergün

Tehlikenin Çeyrek Yüzyılı

Abdullah Ergün

Son yıllarda Türkiye’de uyuşturucu kullanımı, toplumsal bir tehdit haline gelmişken, ekranlarda yer alan masum yüzlerin de adli soruşturmalara dahil olması, toplumda büyük bir kaygı yaratıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan "Uyuşturucu" soruşturması, gündemi bir anda farklı noktalara taşıdı. Daha önce “Güllü” olayıyla, halk ekran başına geçip "Güllü’yü kim aşağıya attı?" sorusunun cevabını bulmaya çalışırken, bu kez karşımıza herkesin ortak korkusu olan büyük bir sorun çıktı: "Gençlerimiz, alkol ve uyuşturucu karşısında nasıl bu kadar savunmasız hale geldi?"

Uyuşturucu sorunu, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir tehdit halini almış durumda. Özellikle son yıllarda genç yaşta başlayan uyuşturucu kullanımı, uzmanlar tarafından endişe verici bir seviyeye ulaşmışken, eğitim sisteminin ve ailelerin bu konuda atacağı adımlar her zamankinden daha kritik bir önem taşıyor. Ancak sadece bireysel çözümler yeterli değil; toplumsal bir dönüşüm için sistematik değişikliklere de ihtiyaç var.

Ekranların 'Masum' Yüzleri ve Toplumun Duyarsızlaşan Algısı

Medya, toplumun değerlerini, normlarını ve gündemini şekillendiren en güçlü araçlardan biridir. Fakat ne yazık ki, ekranlardan izlediğimiz masum ve seviyeli yüzler, son dönemde adli soruşturmalara takılmaya başladı. Popüler isimlerin uyuşturucu soruşturmalarına dahil olması, toplumda büyük bir şok etkisi yarattı. Bu olaylar, gençlere örnek olarak sunulan rol modellerin de ne kadar kırılgan olabileceğini gözler önüne seriyor. Ancak diğer yandan, toplumsal duyarsızlığın ve medyanın bu tür olaylara verdiği tepkilerin de sorunun büyümesine katkıda bulunduğu bir gerçek.

Ekranların sadece eğlence değil, aynı zamanda bir sosyal sorumluluk aracılığıyla toplumu şekillendirdiği bir dünyada, medya mensuplarının da sorumlulukları büyüktür. Uyuşturucu gibi ciddi sorunları gündeme getirirken, doğru ve bilinçli bir dil kullanımı büyük önem taşıyor. Medyanın bu tür krizlere yaklaşımı, toplumsal duyarlılığı artırmak ve gençlere doğru mesajları vermek adına kritik rol oynar. Ekranlarda yıllarca gösterilen şiddet ağırlıklı dizilerle beraber toplumda siyah giyinenler ve ellerinde tespihler sokak aralarında dizide gördüklerini hayata geçirmeleriyle işin ucu kaçıyor diye uyarılarımızı yaparken “sen bizim dizilerimizden ne istiyorsun? Diye kibarca uyarılmıştık.

Aile Eğitimi: Temel Koruyucu Önlem

Yıllarca yapılan araştırmalar, ailelerin çocuklarının maddelere karşı duyduğu ilgiyi en başından engelleyebilecek en önemli faktör olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle okul öncesi dönemde ailelerin verdikleri eğitim, çocukların davranış biçimlerini şekillendiren temel unsurdur. Bu dönemde, sağlıklı bir aile içi iletişim, gençlerin risk alma davranışlarını sınırlayabilir.

Ancak günümüzde gençlerin karşı karşıya olduğu tehditler eskisinden çok daha karmaşık. Aileler yalnızca çocuklarının okul başarılarını değil, aynı zamanda çevresel faktörlerden ve medyanın etkisinden de çocuklarını koruyabilecekleri bir bilinçle hareket etmeliler. Çünkü her ne kadar aile içi eğitim önemli olsa da, dışarıdaki dünya her an bir tehdit oluşturabiliyor.

Okul Eğitimi ve Bilinçlendirme: Erken Yaşta Mücadele

Okul yılları, çocukların hem zihinsel hem de sosyal gelişimlerinin hızla ilerlediği, risk faktörlerine açık oldukları bir dönemdir. Ancak maalesef okullarda bu tür kritik sorunlar yeterince etkin bir şekilde ele alınmıyor. Uyuşturucu gibi maddelere karşı verilen eğitim genellikle teorik bir yaklaşımla kalıyor. Oysa gençlerin karşılaştıkları bu tehlikelere dair somut ve uygulanabilir bilgiler edinmesi gerekir.

Ergenlik dönemi, gençlerin kimlik gelişiminin yanı sıra, risk alma davranışlarının arttığı bir süreçtir. Okullarda uyuşturucu kullanımı, alkol ve sigara gibi maddelere karşı yapılan etkinlikler ve bilinçlendirme programları, bu riski en aza indirmek için önemli bir adımdır. Ayrıca rehberlik servislerinin daha aktif bir şekilde çalışması, gençlerin sorunlarını daha sağlıklı bir ortamda dile getirmelerine olanak tanıyacaktır.

Spor ve Kültürel Etkinlikler: Uyuşturucuya Karşı Kalkan

Uyuşturucu kullanımı ile mücadelede spor ve kültürel etkinliklerin oynadığı rol, göz ardı edilmemesi gereken önemli bir faktördür. Spor, yalnızca fiziksel sağlığı desteklemekle kalmaz, aynı zamanda gençlerin zihinlerini meşgul eder, disiplinli bir yaşam tarzı kazandırır ve özsaygılarını artırır. Gençlerin boş zamanlarını sporla değerlendirmeleri, onları zararlı alışkanlıklardan uzak tutacak en güçlü unsurlardan biridir.

Okul sporları, gençlerin toplum içinde sosyal bağlarını güçlendirebilecekleri, olumlu bir çevre yaratabilecekleri fırsatlar sunar. Futbol, basketbol, voleybol gibi takım sporları, gençlere takım çalışması, dayanışma ve liderlik gibi değerleri öğretir. Bu tür etkinliklerde yer alan gençlerin, uyuşturucu gibi maddelere yönelme olasılığı daha düşüktür.

Kültürel etkinlikler de benzer şekilde önemli bir etki yaratır. Sanat, müzik, tiyatro ve edebiyat gibi alanlarda gençlerin kendilerini ifade etmesi, özgüvenlerini geliştirir ve duygusal dünyalarını sağlıklı bir şekilde keşfetmelerine olanak tanır. Bu tür etkinlikler, gençlerin içsel dünyalarına yönelmelerini sağlayarak, sokakta ya da başka sosyal çevrelerde karşılaştıkları uyuşturucu gibi risklerden uzaklaşmalarına yardımcı olabilir.

Özellikle gençlerin uyuşturucu kullanımına yatkınlık gösterdiği topluluklarda, spor ve kültürel etkinliklerin yaygınlaştırılması, bu tehlikelerin önüne geçilmesinde çok önemli bir strateji olarak öne çıkmaktadır.

Toplumun Gençlere Karşı Duyarlılığı: Medyanın Rolü

Medyanın, toplumun en büyük ve en hızlı bilgi kaynağı olduğu bir dünyada, medya kuruluşlarının sorumluluğu büyüktür. Uyuşturucu kullanımının artışı, yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir krizdir. Bu noktada, televizyon dizileri, filmler, sosyal medya platformları ve diğer medya organları, gençleri bu konuda daha sağlıklı bir şekilde bilinçlendirebilirler. Ayrıca, medya mensuplarının bu tür soruşturmalarda dikkatli bir dil kullanmaları, toplumun yanlış yönlendirilmesinin önüne geçilmesine yardımcı olabilir.

Geleceği Kurtarmak İçin Toplumsal Bir Mücadele

Bugün Türkiye’de, gençlerin uyuşturucu ile mücadelesinde yalnızca bireysel çabalar yeterli olmayacaktır. Eğitim, aile, okul, medya, spor ve kültürün birlikte hareket etmesi, toplumsal bir dönüşüm için şarttır. Uyuşturucu ile mücadele, bir neslin geleceğini kurtarmak adına sadece bir politika meselesi değil, tüm toplumun sorumluluğudur.

Gençlerimizin hem madde bağımlılığından hem de diğer toplumsal tehlikelerden korunması için toplumun her katmanında güçlü bir bilinç oluşturulmalıdır. Toplum olarak, gençlerin geleceği için bugünden daha güçlü adımlar atmak, her birimizin sorumluluğudur. Özellikle spor ve kültürel etkinliklerin, gençlerimizi uyuşturucudan uzak tutan güçlü kalkanlar olarak işlev görmesi, bu mücadelede önemli bir yer tutacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları