Abdullah Ergün

Şehrin Son Umudu

Abdullah Ergün

Bazen bir futbol takımına bakarsınız ve o takımın yaşadıkları bir şehrin kaderine benzer. Son haftalarda Malatya Yeşilyurt Spor Kulübü’ne baktığımızda aynı duygu hissediliyor. Sürekli eksiltildiği halde ayakta durmaya çalışan, darbe üstüne darbe yiyen ama hâlâ pes etmeyen bir mücadele…

Profesyonel liglerde son dönemlerde yaşananlar yalnızca maç skorlarını değiştirmiyor; sahaya çıkan her futbolcunun kalp ritmini, zihninin karanlık köşelerini ve hayata tutunma şeklini de etkiliyor. Kâğıt üzerinde futbol hâlâ 90 dakika… Ama ruhsal anlamda belki de artık çok daha uzun, çok daha yorucu bir maraton haline geldi. Çünkü hayatın insanın üstüne çöktüğü bir dönemde maç oynayabilmek, sadece fizik değil; tamamen sabır, dayanıklılık ve karakter meselesi.

İşte bu karakter sınavını en ağır şekilde veren kulüplerden biri Malatya Yeşilyurt Spor Kulübü…

Son haftaların en şanssız takımı mı derseniz; Savunmanın iki temel direği yok, hücumun can damarı Muhammed Öztürk yok, kulübenin opsiyonları sınırlı… Teknik heyet adeta elinde tornavida ve pense ile vinç tamir etmeye zorlanıyor. Bu kadar eksik arasında bazı oyuncuların alışık olmadıkları mevkilerde oynaması tabi ki normal karşılanacak. Ancak bazen tartışmanın da bir sınırı olur. Bu şartlarda eleştirmek kolay; sahaya çıkmak zordur.

Mücahit Çakır ve Mert Göze gibi lig standardının üzerinde bir stoper ikilisinin yokluğu, Malatya Yeşilyurt Spor Kulübünü sahada kırılgan bıraktı. Savunmanın solunda alışık olduğu yerden savunmanın ortasında görevlendirilen Eren Şimşek, yanında görev yapan genç oyuncu Bilal Ceylan’ın maçın ilk dakikalarından itibaren yaşadığı heyecanı kalan bölümlere taşınmasına engel oldu. Bu tandem bir tercih değil, bir zorunluluktu.

Bir zamanlar orta sahayı diri tutan Mustafa Yılmaz, Cemal Kaya, Yunus Emre Aydemir üçlüsünden bugün yalnızca Cemal’in kalması bile durumun vahametini anlatmaya yetiyor. Bu tabloyu görüp hâlâ takıma yüklenmek, açık söyleyeyim, insafsızlıktır.

Silifke Belediyespor karşısında rakip dokuz kişi kalmış olmasına rağmen Malatya Yeşilyurt Spor Kulübü’nün oyunu kontrol edememesinin sebebi tektir: Sahada ilk kez forma kokusunu içine çeken genç çocuklar vardı. Galibiyeti korumak, Heyecanları, hata yapma korkuları, sorumluluğu omuzlarında ilk kez hissetmeleri… Bunların hepsi bir araya geldiğinde dokuz kişilik rakibe karşı bile o üstünlüğü kurmak kolay olmuyor. Futbol böyle bir şey işte; bazen rakipten çok kendi nefesinle mücadele edersin.

Ancak işin en sert kısmı burada başlıyor:

Malatya Yeşilyurt Spor Kulübü, her maçında artık sadece rakibiyle değil, şehrin umutsuzluğu, ekonomik çıkmazlar, kulüp içindeki belirsizlikler ve deprem sonrası hâlâ toparlanamayan Malatya'nın ruh haliyle de mücadele ediyor.

Bu takımın sahaya çıkıp 90 dakika koşması bile, dışarıdan bakıldığında anlaşılmayacak kadar büyük bir direniştir. Ama kimse bunun farkında değil; herkesin dilinde aynı cümle: “Niye böyle oynadılar?”

Çünkü kimse o soyunma odasına girmiyor.

Kimse o çocukların gözlerindeki korkuyu, sorumluluğu, umutsuzluğu görmüyor.

Malatya Yeşilyurt Spor Kulübü, bugün attığı her adım, sadece futbol adına değil; var olduğunu hatırlatmak adına bir mücadeledir. Kadro eksilebilir, roller değişebilir, bazen sahaya çıkan isimleri bile zor tanıyabiliriz. Ama bazı maçlar vardır ki, sadece üç puan değil; bir duruşun, bir isyanın, bir şehrin yeniden ayağa kalkma gayretinin sembolüdür.

Maçın genel analizini yapacak morali bile kendimde bulamıyorum.

Bu takımın saha dışında yaşadığı sıkıntılar aşılmadıkça, sahadaki tablo da düzelmeyecek. Bu gerçek artık görmezden gelinemez. Dünkü yazımda da altını çizmiştim: Yeşilyurt bu karanlık ortamdan bir an önce çıkarılmalı. Aksi halde bu mücadele değil, boğulma olur.

Malatya’da yaşanan onca acının ardından hâlâ nefes alamayan insanların futbola sarılmasının sebebi, üç puan değil; “bir şeylerin iyi gittiğini görmek” isteği. Şehir umut arıyor. Güzel bir haber duymak, sahada bir gülümseme görmek istiyor.

İşte bu yüzden Malatya Yeşilyurt Spor Kulübü oyuncularının mücadelesi sadece futbol değil;
şehrin kalp atışıdır.

Ve bu şehir daha iyisini hak ediyor.

Malatya Yeşilyurt Spor Kulübü daha fazlasını hak ediyor.

Bu çocuklar, bu emek, bu direniş hak ettiği değeri eninde sonunda bulmak zorunda.

Şehrin dinamiklerinin yaşanan sıkıntılara bakış açıları takımın ligde kalıp kalmayacağını da belirleyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları