Abdullah Ergün

Portekiz Üretiyor, Biz Tüketiyoruz

Abdullah Ergün

Portekiz futbolunun son yıllardaki en önemli temsilcilerinden biri olan Benfica Teknik Direktörü Bruno Lage, Fenerbahçe maçından önce  dikkat çekici bir açıklamada bulundu:

“Türk kulüplerinin ödediği maaşı Portekiz’de hiçbir kulüp ödeyemez.”

Bu sözler yalnızca bir karşılaştırma değil; Türk futbolunun içinde bulunduğu kriz ortamını da özetliyor.

Portekiz ve Türkiye… İki farklı kültür, iki farklı ekonomik yapı ama aynı tutkular. Fakat iş oyuncu politikasına ve kulüp ekonomisine geldiğinde, aradaki fark uçurum gibi.

Portekiz’de Benfica, Sporting Lizbon ve Porto yıllardır altyapıya yatırım yaparak genç yetenekleri Avrupa pazarına sunma konusunda adeta birer ustaya dönüştü. Cristiano Ronaldo’nun Sporting’den Manchester United’a gidişi bunun ilk halkasıydı. 
Peki ya biz?

Türkiye’de tablo bambaşka. Yıldız yetiştirmek yerine hazır yabancılara yönelen kulüplerimiz, hem mali olarak ağır borç yükünün altına giriyor hem de istikrardan uzaklaşıyor. Taraftar baskısı, medyanın sansasyon beklentisi ve yönetimlerin seçim kaygılarıyla atılan imzalar, çoğu zaman günü kurtarmaktan öteye geçemiyor.

Evet, Avrupa’dan yıldız getirmek kısa vadede heyecan yaratıyor. Ama karşılığında ödenen astronomik maaşlar, yapılan ağır sözleşmeler ve sonuçsuz harcamalar Türk futbolunu her geçen gün daha da derin bir ekonomik çukura sürüklüyor.
Bruno Lage’in sözleri aslında bir övünç değil, nazik bir uyarı. “Biz bu paraları ödeyemiyoruz çünkü sistemimiz farklı. Siz neden hâlâ bu yolu seçiyorsunuz?” diyor adeta.

Türkiye’nin içinde bulunduğu borç sarmalı, sürekli değişen yabancı kuralı, günübirlik planlamalar ve kısa ömürlü başarılar artık sürdürülemez hale geldi.

Çıkış Yolu Var mı?

Elbette var. Ama bu yol sabır, vizyon ve kurumsallık ister. Portekiz modeli bir gecede kurulmadı; uzun vadeli yatırımların ürünüydü. Bizim de artık günü kurtarma sevdasından vazgeçip aşağıdaki radikal kararları hayata geçirmemiz şart:

•    Kulüpler Birliği ortak bir altyapı stratejisi oluşturmalı.

•    Genç oyunculara sahada süre verilmesini teşvik edecek düzenlemeler yapılmalı.

•    Federasyon ve kulüpler, kısa vadeli transfer heyecanı yerine uzun vadeli planlamayı öncelemeli.

Artık şu soruyu sormaktan kaçamayız: “Portekiz’de yaşanan futbol aklı, neden bizde yaşanmıyor?”

Cevap aslında belli: Biz vizyoner olur, sabreder, günübirlik heveslerden uzaklaşırsak Türk futbolu da kendi Ronaldo’sunu, Félix’ini çıkarabilir. Aksi halde her sezon başında hayal kurup, Avrupa’dan hüsranla dönen; ligde günü kurtarmaya çalışan bir futbol ikliminden kurtulmamız çok zor.

 

Yazarın Diğer Yazıları