
Özel Bir Futbolcuydu
Abdullah Ergün
Yetenekli futbolcular konusunda iyi bir konumda olduğumuzu bizlerden çok yabancılar söylüyorlar. Türk futbolcusunu diğer ülke futbolcularından ayıran en büyük fark bizim futbolcularının yetenekleri olmuştur.
Yetenekleri sayesinde unutulmayan bazı futbolcular, futbol sohbetlerinin yapıldığı ortamlarda sıkça gündeme geliyor.
Bu futbolcular arasında Beşiktaşlı Yusuf Tunaoğlu’nu ilk sıraya koyabiliriz.
1970’lı yıllarda sinema salonlarında vizyondaki filmin başlamasından önce bir bankanın reklam amaçlı 3 büyüklerin kısa görüntüleri içinde Yusuf Tunaoğlu’nu izleme şansını yakaladım.
Kısa görüntüler içinde izlediğim Yusuf Turnaoğlu’nun başka gezegenden geldiğini düşündüm.
Rakip oyuncuların başını döndüren çalımların yanında savunma arkasına attığı milimlik paslar dönemin saha şartlarına rağmen dantel gibiydi.
Günümüz ve yakın zaman futbolcularından bir karma yaparsak ortaya Yusuf Tunaoğlu çıkar.
Selçuk İnan, Alex De Souza ve Sergen Yalçın karşımı bir futbolcuydu. Yusuf Tunaoğlu gibi kendi yeteneklerine ihanet eden bir başka futbolcu olmadığı onu canlı izleyenler hala anlatırlar.
Yetenekleri üst seviyede olan futbolcu hakkında yıllar sonra bazı bilgilere ulaşma şansını yakaladım.
Görev yaptığı maçlarda fazla gol atmamıştı. Milli takım formasını da fazla giymemişti.
Fakat Avrupa’da futbol oynama şansını yakalamasına rağmen futbolu erken bırakmasına neden olan olaylardan dolayı transferi gerçekleşememişti.
Fakat o yıllarda ligleri takıp edenlere
-Türk futbolunun gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcusu kim? Sorusuna büyük çoğunluğun Yusuf Tunaoğlu cevabı verdiğini o yılların gazetelerinden okumuştum.
Yusuf Tunaoğlu’nu eski adı Dolmabahçe olan İnönü stadında izleyen bir taraftarın söyledikleri yetenekli futbolcunun neden efsane olduğunu bir kez daha kanıtladı.
“Beşiktaş sahaya çıktığında tam karşımızdaki tribünde büyükçe “Efsane” yazılı bir pankart açılmıştı. Babamın elinden tutmuş tribüne bakarken bir yandan da efsanenin anlamına takılmıştım. Kimdir bu efsane?
Devre arasında babama sordum. Yılların futbol seyircisi önce sahaya baktı sonra bana döndü ve hemen önümüzdeki taç çizgisini gösterdi.
“Şu çizgiyi görüyor musun? Ardından da sol tarafımızda kalan kaleye dönerek “Yusuf Tunaoğlu bu çizgiden aldığı topu rakipleri çalımlaya çalımlaya o kaleye götürebiliyordu.” Dedi.
İşte Yusuf Tunaoğlu’nu “Efsane” yapan söylemlerden sadece bir tanesi…
Günümüz futbolcuların koşu mesafelerine endeksli performansları yaşları belli bir konumda olan futbolseverleri mutlu etmiyor.
Böyle bir tablo karşısında yeteneklerini ortaya çıkartmakta zorlanan futbolcuları izlemek bazen sıkıntı veriyor.
1970’li yıllarda izlediğim maçlarda sahada mücadele eden futbolcuların yetenek noktasında çok iyi durumda olduğunu belirtmek istiyorum.
Klas çalımlar, saha görüşleri ve profesyonel olmalarına rağmen sahada amatörce mücadele etmeleri günümüz futbolcularına ve futbolseverlere garip gelebilir.
Yusuf Tunaoğlu’nu sadece sinemalara reklam kuşağında kısa bir zaman diliminde izlemek bile çok güzeldi.
Bu kadar yetenekli bir futbolcunun daha iyi konumda olması gerekirken, bilinen yanlışlarının tamamını hayata geçirerek hem kendine hemde Türk futboluna ihanet etmişti Yusuf Tunaoğlu…
Çok genç yaşta aramızdan ayrıldı.
Geriye yeteneklerinin karşılığını alamayan, futbolu kendi zevkine göre oynayan fakat Beşiktaş sevgisinin ne olduğunu ve bu sevginin parayla ölçülemeyeceğini gösteren bir yaşam felsefesi bıraktı.
Yusuf Turnaoğlu’nun yaşam felsefesinde futbol, farklı konuları kendine yakın tutmak anlamını taşıyordu.