Mesleğine Aşık Olmak
Abdullah Ergün
Gazetecilik sadece haber aktarmak değildir.
Bazen bir maçın heyecanını, bazen bir sporcunun azmini, bazen de bir başarının hikâyesini yazarken fark edersiniz:
Her satırda kendi kimliğinizi, kendi şehrinizi sayfalara veya köşe yazılarına taşırsınız.
Ben de kalemime her dokunduğumda “Malatya’ya nasıl bir katkı sunabilirim?” diye düşünürüm.
Çünkü bir şehir, insanlarının emeğiyle büyür.
Geçtiğimiz günlerde Londra’da düzenlenen Dünya Kuaförler Şampiyonası’nda dünya üçüncülüğünü elde eden ekipte yer alan Malatyalı kuaför Şener Eroğlu ile bir araya geldim.
Henüz genç yaşında uluslararası arenada adını duyurmayı başaran Eroğlu’nun hikâyesi, sadece kişisel bir başarı değil; aynı zamanda bir tutkunun, bir emeğin ve bir vizyonun göstergesiydi.
Ama sohbetimizin bir bölümünde, doğup büyüdüğü şehirde hak ettiği ilgiyi görememekten duyduğu kırgınlığı dile getirmesi beni derinden düşündürdü.
Çünkü bu, yalnızca onun değil; birçok başarılı Malatyalının ortak duygusu.
Başarılarını dünyaya duyuruyoruz, ama onları yaşadıkları şehirde çoğu zaman görmezden geliyoruz.
Oysa biz, kendi değerlerimizi dışarıda parladıklarında değil, yanımızdayken fark etmeliyiz.
Gerçek destek, ödül törenlerinden ya da alkışlardan ibaret değildir.
Gerçek destek, sahiplenmektir.
Bir Usta, Bir Eğitmen, Bir Örnek
Şener Eroğlu, mesleğine tutkuyla bağlı bir isim.
Kuaförlük onun için sadece bir geçim kaynağı değil; aynı zamanda bir sanat, bir ifade biçimi.
Malatya’da tamamen kendi imkânlarıyla kurduğu ve hayata geçirdiği Kuaförlük Kursu, bu sevginin ve sorumluluk duygusunun en somut örneği.
Haftanın beş günü, üç deneyimli eğitmen eşliğinde elli kursiyere eğitim veriliyor.
Bu kurs, sadece teknik bilgi öğretmiyor; meslek ahlakını, disiplini ve dayanışmayı da aşılıyor.
Eroğlu’nun hedefi net:
“Ben yetiştim, yeter,” demek yerine,
“Ben yetiştim, başkaları da yetişsin,” diyor.
İşte bu yaklaşım, geçmişten günümüze unutulmaya yüz tutan esnaflık felsefesinin özüdür.
Bir meslek, ustasından çırağına aktarıldıkça yaşar.
Ahilik Ruhu ve Modern Emek Kültürü
Malatya, tarih boyunca üretkenliği, dayanışmayı ve emeğe saygıyı esas alan bir kültüre sahip.
Ahilik felsefesi, bu toprakların özüdür.
Şener Eroğlu’nun mesleğine duyduğu sevgi, işine gösterdiği özen ve gençleri yetiştirme arzusu da tam olarak bu felsefeyi yaşatıyor.
Bugün Fransa, İtalya, Almanya, İngiltere ve Hollanda gibi kuaförlükte öncü ülkeleri geride bırakarak dünya üçüncülüğü kazanmak kolay değil.
Ama bu başarının hazzını, doğduğu şehirde tam anlamıyla yaşayamamak da bir o kadar buruk.
Bir yanda ülkesini gururlandıran bir başarı, diğer yanda memleketinde sessizlik…
İşte tam da bu noktada toplum olarak sorumluluğumuz devreye giriyor.
Destek Olmak Bir Şehrin Görevi
Bugün Şener Eroğlu, elli kursiyere mesleğin geleceği için emek veriyor.
Yarın bu kursiyerler, belki doğdukları şehirde, belki de gittikleri yerlerde mesleklerini icra edecekler.
Her biri, Eroğlu’nun kendi çabalarıyla açtığı bu kurstan ilham aldığını anlatacak.
Deprem sonrası süreçte, özellikle kadınların yeniden hayata tutunabilmesi için bu tür kurslar bir nefes, bir umut oldu.
Birçoğu için meslek edinmek sadece ekonomik bir kazanç değil; yeniden güçlenmenin, yeniden hayata bağlanmanın bir yoluna dönüştü.
Bu çabayı görmezden gelmek, aslında kendi potansiyelimizi görmezden gelmektir.
Çünkü şehirler; sporcuları, sanatçıları, zanaatkârları, bilim insanları ve girişimcileriyle yükselir.
Şener Eroğlu’nun hikâyesi, sadece bir kuaförün değil;
mesleğine aşık bir insanın ve
“Başarı doğduğu yerde de mümkündür,” diyen bir Malatyalının hikâyesidir.
Bugün ona en azından manevi anlamda destek olmak,
yarın bu şehirde yetişecek yeni ustalara, yeni sanatkârlara yol açmak demektir.
Çünkü bir şehir, kendi değerlerine sahip çıktığı sürece büyür.