
Malatya'dan futbolcu çıkar mı?
Abdullah Ergün
Bugünkü yazının başlığını oluşturan sorunun cevabını şimdi vermek istiyorum.
Malatya’dan futbolcu çıkar.
Sadece Malatya değil Türkiye’nin her şehrinde, her kasabasında, her köyünden futbolcu çıkar.
Malatya futbol için ideal bir şehir. Futbol günün her saatinde konuşuluyor.
Gönül verdiği takımın başkanından malzemecisine kadar görevli herkesin adlarını, soyadlarını, nereli olduklarını, hangi filmlerden hoşlandıklarını, eşlerini, çocuklarını, lig bittikten sonra hangi sahil kasabasında veya hangi yabancı ülkeye gideceklerini bilecek kadar takımlarına gönülden bağlılar.
İşte böylesine tutkuyla futbola bağlanan ülkemin insanlarından tabi ki futbolcu çıkar.
Tek eksiklik Avrupa ülkelerinde bu sevginin daha sınırlı halde olmasına rağmen daha disiplinli ve futbolcu çıkmasına yönelik daha bilimsel çalışmaların yıllarca kusursuz halde işlemesi.
Futbol topunun peşinden koşan çocukların severek yaptıkları bu işi daha organize ve planlı ve programlı hale gelmesi halinde FİFA dünya sıralamasında çok daha iyi konumda oluruz.
Malatya’nın futbol oynama alanları konusunda şanssız iller arasında olmasına rağmen okulların tatile girmesiyle birlikte yaz okullarında veya özel futbol okullarına gitme şansı bulamayan çocuklar arabaların aralarında caddelerde futbol topunun peşinde koşmaları karşısında yetkililerin umursamayan davranışları can sıkıyor.
Okul bahçelerinin çocuklara tamamıyla açılması bir nebze yaşanan sıkıntılar için iyi uygulama oldu.
Büyükşehir Belediyesi ve İlçe Belediye Başkanlarının bu konu hakkında yeterli bilgiye sahip olduklarını düşünmüyorum.
Bu konuyu onlara anlatacak yardımcılar veya basından sorumlu arkadaşların gerekli bilgileri vermeleri gerekir.
Ulusal futbol takımımın her turnuva sonrasında ortaya çıkan “ Kendi Özümüze Dönmenin Ulusal Takıma Katkı Yapacağı” konusunun artık sadece belli günlerde değil her zaman konuşulması ve konuşulmakla kalmadan uygulaya konulması gerekir.
Bizim jenerasyondan önceki kuşak ve bizim jenerasyon futbol alanları bulma noktasında şimdiler kadar sıkıntı yaşamadık.
Her mahallede bulunan tarlalar bizim futbol alt yapımızı oluşturuyordu.
Mahalleler arası futbol maçlarında ortaya çıkan futbol kalitesi şimdilerde 2 ve 3 lig kalitesinin çok üstünde olduğunu rahatlıkla yazabilirim.
Futbol oynayan büyüklerimiz ve bizler eğer bu dönemde futbol oynamış olsaydık hem maddı hemde manevi anlamda çok daha iyi konumda olan Malatya futbolu ortaya çıkacaktı.
Şeker ve Sümer statlarının her mevsim oluşan olumsuz hava şartlarını yaşayanlar ve maçları izleyenlerin şimdiki nesillere gördükleri futbol kalitesinin ne kadar yukarıda olduklarını anlatmaları lazım.
Ülke olarak futbolu çok seviyoruz.
Dünyanın neresinde olursa olsun Türklerin olduğu yerleşim bölgelerinde yer alan liglerde mutlaka Türk asıllı bir futbolcular yer alıyor.
Sıkça gittiğim Avrupa seyahatlerinde futbol ilgi Türklerin oldukları takımları seyrediyorum. Maçlardan önce ve sonra yabancı teknik sorumlularla Türk futbolcuları hakkında bilgiler alıyorum.
Konuştuğum teknik adamların buluştukları ortak nokta” Türk futbolcuların yetenekleri en süt seviyede fakat çalışma noktasında büyük eksiklikleri var” ifadeleri benim için sürpriz değil.
Son günlerde Mesut Özil konusu ve yaşananlar Avrupa’daki Türk futbolcuların varlığını bir kez daha ortaya koydu.
Almanya futbol takımın en yetenekli buna rağmen mücadele noktasında en sıkıntılı konumda oyuncusu olan Mesut Özil’in yetenekleri makine düzenindeki Almanya’ya 2014 yılında yapılan dünya kupasını kazandırdı.
Futbolun içinde olan Almanlar için Mesut Özil’in olmaması büyük kayıp.
Irkçı Almanya Mesut Özil ve İlkay Gündoğan’a yaptıklarının acısını daha çok çekecek.
Türk futbolcuları yetenek noktasında Brezilya ile aynı kulvarda yer alıyor.
Disiplin, çalışma ve devamlılık noktasında yaşanan sıkıntılar en büyük eksiğimiz.
Bizim jenerasyon içinde çok önemli futbolular çıktı.
Bu futbolcular şanssız dönemin şanssız futbolcuları olarak hep hatırlanacaktır.
Bu isimlerin başında Memet Ziya geliyor.
Yetenek noktasında tartışmasız en iyisiydi.
Tembellik ve çalışma disiplini yönünü yazmak dahi istemiyorum.
Sümer ve Şeker statlarının berbat zemininde rakip savunmanın bütün sertliğine rağmen sezonun 30 golün altında tamamladığını görmedik.
Memet Ziya’nın Babası Rahmetli Kadir Dayı eğer Almanya’ya işçi olarak gitseydi, Memet Ziya Almanya’da doğmuş olsaydı ve Almanya’daki bir futbol kulübünde futbol yaşamına başlasaydı Memet Ziya Almanya’nın en önemli futbolcularından birisi olurdu.
Tek şansızlık böylesine önemli bir futbolcunun Malatya’da şanssız bir dönemde futbol oynaması oldu.
Memet Ziya’lı Malatya İdmanyurdu’nu izlemek için seyirciler Şeker ve Sümer statlarına akın ederlerdi.
O yıllarda futbol oynayan futbolcular futbolda hak ettikleri yerlere gelemediler.
Bunun acısını onlarla beraber bizlerde yaşadık.
Günümüzde farklı bir görüntü ortaya çıkmış durumda.
Anneler ve babalar çocuklarının ellerinden tutup kulüplere getiriyorlar.
Ama yeteneklerinin ne olduğunu kendileri de bilmiyorlar.
Yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen bu şehir başta olmak üzere kimliğinde Türkiye yazan her çocuk için futbolcu olma şansı her zaman vardır.
Yıllar önce bu şehirde Memet Ziya’ların olduğu jenerasyon belki en yukarıya çıkamadı fakat Ali Ravcı, Mustafa Taşar, Recep Solmaz ve Mehmet Topal gibi çok önemli bir isim bu topraklardan çıktı.
Futbola ilginin her gün arttığı ülkemizde maalesef futbol başarısı noktasında hak ettiğimiz yerde değiliz.
Bunun suçluları bu çocuklar değil futbolumuzu yöneten ve iş adamlarından oluşan başkan ve yönetim kurulunda.