Abdullah Ergün

Kronik Sorunlar ve İstikrar

Abdullah Ergün

Futbolda yeni sezonun başlamasına az bir zaman kaldı.
Kulüpler bilinen kronik sorunlarla yeni sezona merhaba diyecekler.
Transfer dönemlerinde yaşananların ışığında kulüp bütçesinin açık vermesi karşısında sahaya odaklanmada problem yaşayan kulüpler, artan UEFA yaptırımlarıyla da mücadele etmek zorunda kalacaklar.

Yeni sezon kapıda. Takımlar sahaya çıkmaya hazırlanırken, kulüplerin sahadaki kadrolarından çok, yönetim masalarındaki eksikler dikkat çekiyor. Zira Türkiye’de futbolun en büyük açığı hâlâ değişmedi: istikrar.

Sahada İstikrar: Teknik Direktör Değirmeni

Bir sezonda iki ya da üç teknik direktör değiştirmenin artık normalleştiği bir ligden söz ediyoruz. "Başarıya açız" diyerek yola çıkan yöneticiler, birkaç mağlubiyet sonrası teknik heyeti kapının önüne koymakta sakınca görmüyor. Oysa dünya futbolunun başarılı örnekleri gösteriyor ki, istikrar sabırla başlar. Klopp’un Liverpool’u ya da Simeone’nin Atletico Madrid’i bunun canlı kanıtı.

Bir oyuncu grubunun, oyun anlayışının oturması zaman ister. Takım içi dengelerin oluşması, lider oyuncuların yetişmesi, altyapıdan gelen gençlerin adaptasyonu… Bunların hiçbiri teknik direktörü 3 ayda göndererek sağlanamaz. Ne yazık ki Türkiye’de hâlâ sabır, “şampiyon olamazsak yokuz” anlayışına feda ediliyor.

Yönetim Masasında Sıkıntı Büyük

Ama istikrar sadece sahada değil, saha dışında da başlamalı. Kulüplerin çoğu hâlâ borç batağında. Gelir-gider dengesi kayıp, sponsorluk gelirleri düşüyor, yayın hakları belirsiz. Üstelik bu kriz dönemlerinde yönetim değişiklikleri, kongre tartışmaları ve "borçlu miras devraldık" açıklamaları artık klasikleşti.
Benzer sorunun en sonum örneği Yeni Malatyaspor’da yaşanmada devam ediyor.

Adil Gevrek dönemlerinde yapılan büyük borç bakiyesine rağmen kongrede Yeni Malatyaspor Kulüp Başkanı olan Haşim Karadağ, benzer açıklamalarıyla yazmak istediğimiz konuya katkı yapıyor.
Kulüplerin bu kısır döngüden çıkması için kurumsallaşma şart. Yönetim profesyonelleşmeli, futbol kulüpleri dernek mantığından çıkıp şirket gibi yönetilmeli. Altyapıya yatırım yapılmalı, şeffaflık sağlanmalı. Şampiyonluk hedefi kadar, ekonomik sürdürülebilirlik de başarı kriteri olarak görülmeli.

Taraftar Ne İster?

Taraftar, takımını her koşulda destekler. Ancak taraftarın da sabrı sınırlı. Sürekli değişen teknik direktörler, bir türlü tutmayan transferler, sezon ortasında “yeni bir yapılanma” söylemleri, tribünlerde artık bir alışkanlık değil, hayal kırıklığı yaratıyor. Taraftar sadece maç sonucu değil, kulübün geleceği hakkında da güven istiyor.

Sonuç: Sürdürülebilir Başarı, Sürdürülebilir Yapıyla Gelir

Futbolda başarı bir gecede gelmez. Bunun için istikrarlı bir programa gerek var. Sahada koşan oyuncunun da ona destek veren kulüp yapısının da istikrarlı bir plan içinde olması gerekir. Saha içindeki 90 dakikalık performans, aslında kulübün yıllar süren yönetsel emeğinin sonucudur.
Unutulmamalı ki:

“Kazanan takımlar değil, istikrarlı kulüpler tarih yazar.”

 

Yazarın Diğer Yazıları