Malatya'daki gerçek tablo Reis'e gösterilmedi: Yıkımı gizlemişler…
CHP Malatya milletvekili Veli Ağbaba, Ağbaba, Malatya'nın depremi en ağır yaşayan illerden biri olduğunu vurgulayarak, iktidar yetkililerini 'Reis üzülür' endişesiyle depremin gerçek boyutunu gizlediğini savundu.
CHP Plan Bütçe Komisyonu Sözcüsü ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Ticaret Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçesi görüşmeleri sırasında söz aldı.
MALATYA 3. KIŞINA GİRECEK
Ağbaba, Malatya'nın depremi en ağır yaşayan illerden biri olduğunu vurgulayarak, “Bizim şehrimiz belki kamuoyuna çok yansımasa da maalesef iktidar partisinin yetkilileri "Reis üzülür." diye "Bizde her şey güllük gülistanlık." dese de depremi çok ağır şekilde yaşadı, çarşımız yerle bir oldu. Sadece çarşımız mı? Doğanşehir hâlâ ayağa kalkmış değil. Akçadağ ilçemizin önemli bir bölümünde ilçe merkezi yıkıldı. Malatya "Çırmıktı" dediğimiz eski Yeşilyurt'umuz ve Gündüzbey'imiz de hala bir adım atılamadı, onlar da perişan. Toplam 39 lokasyonda 3 bin esnaf konteyner yapıldı, hâlâ ekmek peşinde ama hâlâ dükkânlar teslim edilebilmiş değil depremin bininci günündeyiz. Deprem üzerine bin gün geçmesine rağmen o şehir merkezinde yapılan yerde ilk etapta 152 tane ofisin kurası çekildi, dükkânların teslim edilmesi hâlâ bekleniyor. Maalesef "3'üncü kışa mı gireceğiz?" diye insanlar konuşmaya başladı” dedi.
Veli Ağbaba’nın konuşmasında haklı ve acil talepleri olan bir zeminin üzerine politik refleksleri bindirerek hem meşru kaygıları sulandırdığı hem de taban konsolidasyonuna yönelik pratikler sergilediği görülüyor. Depremden zarar görmüş esnafın, çarşının ve mahallelerin hâlâ ayakta duramaması gibi somut, gözlemlenebilir felaketler var — bunlar siyasi polemik konusu olmaktan ziyade çözüm bekleyen insani ve idari sorunlardır. Ancak Ağbaba’nın dili zaman zaman bu gerçek mağduriyeti, “iktidar karşıtlığı”nın ve muhalefet tabanını güçlendirme stratejisinin hizmetine sokuyor: “3’üncü kışa mı gireceğiz?” gibi vurgu ve merkezi hükümete yönelik genel suçlama, meseleleri somut çözümler yerine duygusal ve kutuplaştırıcı bir çerçeveye taşıyor. Benzer şekilde kayısı meselesinde de tehlikeli bir genelleme-potansiyeli var. Malatya’nın kayısı itibarını koruma kaygısı haklı; fakat “başka ülkelerden sahte/kaçak kayısılar geliyor” iddiasını tartışmaya açmadan, teknik, denetim ve ithalat düzenlemeleri bağlamına yerleştirmeden yüksek sesle söylemek, piyasada panik ve kamplaşma yaratabilir. Bu tür söylem, seçmene güven veren çözüm önerileri yerine “düşman arama” mekanizmasını harekete geçirir; sonuçta tabanı konsolide eder ama toplumsal işbirliğini zedeler. beyefendinin iki özelliği (1) Arlanmadan kanaat önderi olmaya çalışmak — yani ilkelerden uzak ama popüler söylemlerle otorite iddiası; (2) Taban konsolidasyonu için inanca/kimliğe dayalı veya korkuya dayalı kamplaşma yaratma eğilimi. Ağbaba’nın konuşması, acil taleplerimizi konuşarak bu iki eğilimi besleyecek söylem örnekleri taşıyor. Şurda yanlış konumlanıyor “devlet düşmanı–devlet fetişisti” gibi hızlı dönüşlere açık popülist refleksler, güvenilir muhalefet algısını zayıflatır: Dün eleştirdiği kurumları bugün mutlak başarısızlık madalyonu olarak göstermek, yarın farklı bir pozisyona evrildiğinde tutarlılık problemleri üretir.
Bakmadan Geçme