Kalbinize zaman ayırın

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Taşolar, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kalp ve damar hastalıkları ile ilgili ölümlerin ilk sırada olduğunu belirterek, 'TÜİK verilerine göre ölümlerin neredeyse @'ı kalp ve damar hastalıkları ile ilişkili görünüyor. Hal böyleyken vücuttaki bütün organları besleyen kalbimize daha çok zaman ayırmamız ve onu korumak adına fazlasıyla özen göstermemiz gerekiyor' dedi.

Kalbinize zaman ayırın

Kalp Haftası ve Ramazan ayında kalp sağlığına ilişkin konuşan Yapısal Kalp Hastalıkları Derneği Başkan Yardımcısı ve İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Taşolar, kalp ve damar hastalıklarından korunmanın yollarını anlattı. Prof. Dr. Taşolar, vücuttaki bütün organları besleyen kalbe daha çok zaman ayırıp korumak adına daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini söyledi. 

Kalbinizi önemseyin

Son iki yıldır dikkatlerin COVID-19 pandemisine çevrildiğini vurgulayan Taşolar, “Her ne kadar son iki yıldır COVID 19 pandemisi sebebiyle dikkatler daha çok o yöne çevrilse de kalp hastalıklarından ölümler hala yüksek oranda devam ediyor. Ülkemizde kalp ve damar hastalıkları ile ilgili ölümler, tüm dünyada olduğu gibi ilk sırada. TÜİK verilerine göre ölümlerin neredeyse %40’ı kalp ve damar hastalıkları ile ilişkili görünüyor. Hal böyleyken vücuttaki bütün organları besleyen kalbimize daha çok zaman ayırmamız ve onu korumak adına fazlasıyla özen göstermemiz gerekiyor” diye konuştu.

Her hastanın kalp hastalıkları riski aynı değil

Bazı risk faktörlerine sahip insanların kalp ve damar hastalıkları konusunda daha yüksek riskli olduklarını belirten Prof. Dr. Taşolar, “Öncelikle her hastanın kalp hastalıkları riski aynı değil. Belli risk faktörlere sahip olanlar maalesef kalp hastalıklarına yakalanmada daha şanssız grubu oluşturuyor. Bunların bazılarından kurtulmak elimizde iken bazılarını ise ancak kontrol altına alabiliyoruz. Diyabet, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol düzeyi olan hastalar uygun diyet, egzersiz ve gerekirse ilaçlar ile bu hastalıkları kontrol altına alabilirler. Diğer taraftan sigara, alkol, düzensiz beslenme ve stres gibi faktörlerden kurtulmak ise tamamen bizim elimizde. Özellikle ailesinde kalp hastalığı öyküsü olan hastaların bunlara daha çok dikkat etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Yüksek riskli hastaların oruç tutmasını önermiyoruz

Prof. Dr. Taşolar, Ramazan ayında bazı yüksek riskli kalp-damar hastalarının oruç tutmasını istemediklerini dile getirerek, “Özellikle içinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayının öncelikle ülkemize ve tüm Türk ve İslam alemine hayırlara vesile olmasını dilerim. Öncelikle kimlerin oruç tutması gerektiği noktasına gelirsek, bazı yüksek riskli hastalığı olan durumlarda biz hastalarımıza oruç tutmalarını önermiyoruz. Mesela kalp damarına stent takılan veya baypas ameliyatı olan hastalara işlemden sonraki ilk 6 ay içerisinde oruç tutmalarını tavsiye etmiyoruz. Yine düzenli ilaç kullanmasına rağmen sık sık yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği nedeniyle hastaneye yatan hastalarımıza da oruç tutmamaları yönünde önerilerde bulunuyoruz. Öte yandan tedavi ile kontrol altında olan hipertansiyon, diyabet hastalarına veya kalp ve damar tıkanıklığı olan ve üzerinden 6 ay geçmiş hastalara ilaçlarını sahurda ve iftarda düzgün kullanmaları şartıyla oruç tutabileceklerini öneriyoruz. Tabiki bu noktada tavsiyelerimizin bireysel olduğunu ve son sözü yine kendilerini takip eden hekimlerin söyleyeceğini belirtmek isterim” dedi.

30 dakika tempolu yürüyün

Kalp-damar hastalarının Ramazan'da dikkat etmesi gerekenleri Taşolar, şu ifadelerle sıraladı; “Öncelikle son yapılan bilimsel çalışmalarda, özellikle uzak doğudan gelen verilerde, orucun kalp ve vücut sağlığı üzerine olumlu etkilerinin olduğunu görüyoruz. O yüzden insanların günlük hayatta, Ramazan ayı dışında da oruç tutma kabilinde diyet yaptıklarını biliyoruz. Bu noktada hastalara, özellikle ilaç kullanan hastaların ilaç düzenlemelerini iftar ve sahurda olacak şekilde planlamalarını öneriyoruz. Beslenme noktasına ise iftardan sonra bol sıvı tüketimi kalp sağlığı için çok önemli. Diyet önerisi olarak tatlı ve hamur işlerinden mümkün mertebe uzak durmalarını, bol meyve ve sebze tüketimine ve haftada bir kez balık tüketimini öneriyoruz. Artık mevsimlerin de düzelmeye başladığı şu günlerde iftardan sonra en az 30 dakika tempolu yürüyüş yapmaları, kalp ve damar hastalıkları riskini oldukça azaltacaktır.”