Ceza süresi yetersiz

Malatya Barosu avukatlarından Av. Emre Apak, kamuoyunda 'Telefon Dolandırıcılığı' olarak bilenen yöntemin çok can yaktığını, insanları maddi ve manevi açıdan ciddi mağduriyetlere uğrattığını söyledi. Dolandırıcıların her geçen gün yeni bir yöntem bulduğunu ve uygulamaların yetersiz kaldığına dikkat çeken Apak, 'Her ne kadar ceza süreleri yeterli görünse de ceza süreleri daha da arttırılabilir' dedi.

Ceza süresi yetersiz

Malatya Barosu avukatlarından Av. Emre Apak ile son zamanlarda artan dolandırıcılık suçları, yetersiz kalan uygulamaları ve uygulamalardaki sıkıntılar hakkında konuştuk. Av. Apak, kamuoyunda “telefon dolandırıcılığı” olarak bilenen yöntemin çok can yaktığını çok can yaktığını insanları maddi ve manevi açıdan ciddi mağduriyetlere uğrattığını söyledi. Dolandırıcıların her geçen gün yeni bir yöntem bulduğunu vurgulayan Av. Apak, sosyal medyanın, kitle iletişim araçlarının teknolojik gelişmeleri kullanarak, mağdurların verilerine daha hızlı ulaştığını, aslı astarı olmayan ticari sayfalar veya uygulamalarla vatandaşların alın terine göz diktiğini belirtti. Soruşturma aşamasında neredeyse bazen şüphelinin ifadesi dahi alınmadan direk hukuki ihtilaf var denilerek 24 saat içinde takipsizlik kararı verildiğini anlatan Av. Apak, kovuşturma aşamasında ise bu tespitle beraat kararı verildiğini, bu durumun kabul edilemez olduğunu ve vatandaşların yargıya olan güvenini de aşağı çekeceğini kaydetti. 

NETHABER: Dolandırıcılık suçu ve unsurları nelerdir açıklar mısınız?

Avukat Emre Apak: Dolandırıcılık suçu, failin hileli davranışlarla bir kimseyi aldatması, mağdurun veya başkasının zararına olarak kendisine veya başkasına yarar sağlamasıyla oluşur. Nitelikli dolandırıcılık suçu ise suçun belli dini, sosyal, mesleki, teknolojik araçların veya kamu kurumlarının araç olarak kullanılarak işlenmesidir. Dolandırıcılık suçunun meydana gelmesi için haksız bir çıkar sağlanması gerekir. Yani suçlunun bu hileli davranışları sonucu kendisi adına veya bir başkası adına menfaat temin etmesi gerekmektedir.

Şikayete tabi olmayan bir suçtur

Şikayete tabi olmayan bir suçtur. Şikâyet süresi bulunmamaktadır. Ancak zamanaşımı süresi 8 yıl olduğundan dolayı 8 yıla kadar şikayet hakları saklıdır mağdurların. Basit dolandırıcılık suçu (TCK md.157), taraflar arasında uzlaştırma prosedürünün uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında, öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir. Yani uzlaştırmacı aracılığı ile tarafların uzlaşması yoluna gidilebilir. Aksi halde tahkikat kaldığı yerden devam edecek ve şüpheliler hakkında kamu davası açılacaktır. Basit dolandırıcılık suçunun cezası bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasıdır. Nitelikli dolandırıcılık suçunda ise üç yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Hatta bazı durumlarda bu sürelerde de artış olacaktır mevzuatımıza göre.

Son zamanlarda ciddi artış var

NETHABER: Son zamanlarda bu suç tipinin işleniş sayısında bir artış görünüyor mu?

Avukat Emre Apak: Ne yazık ki evet. Hatta sosyal medyanın ve kitle iletişim araçlarının teknolojik gelişmeleri de hem mağdurların verilerine daha hızlı ulaşılması hem de mağdurların bizzat kendilerine ulaşılarak kendilerini bir sıfata sokarak maddi menfaat temini sağlayabildikleri gibi, aslı astarı olmayan ticari sayfalar veya uygulamalarla vatandaşların alın terine göz dikmektedirler. Bu suçu oldukça çeşitli varyantlarla yapmaktadırlar. Kimi zaman kendilerini hakim-savcı olarak tanıtarak, kimi zaman ticari ürün satma gösterisi altında hileli bazı davranışları gerçekleştirerek, bazen de yüz yüz yapılan ticari işlemlerde vatandaşın o işteki tecrübesizlik ve deneyimsizliğinden faydalanarak bu suç işlenmektedir. Çünkü bu suç tipi hukukta seçimlik hareketli diye tanımlamış olduğumuz her türlü hareketle işlenebilecek bir suç tipidir.

Uygulamada bazı sorunlar karşımıza çıkıyor

NETHABER: Peki bu kadar artan suç grafiği karşısında cezalar yetersiz mi kalıyor?

Avukat Emre Apak: Aslında suçun mevzuattaki yaptırımına baktığımız zaman o kadar da yetersiz kalmayan bir ceza-i müeyyide görmekteyiz. Nitekim suçun basit hali bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası, nitelikli hali ise üç yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasıdır. Ancak uygulamada bazı sorunlar karşımıza çıkmakta. Çünkü ne yazık ki dolandırıcılık veya nitelikli dolandırıcılık suçlarını işleyenlerin çoğu tutuksuz yargılanmaktadır. Oysaki 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 100.Maddesi tutuklanma gerekçe ve unsurları gayet açık bir şekilde ifade etmiştir. Hem suçun niteliği hem de öngörülen hapis cezası sınırı tutukluluk için tüm şartları sağlamaktadır. Çoğu zaman dosyalarda gayet açık bir şekilde dolandırılan ve mağdur edilen insanları görmemize rağmen sanıklar hem tutuksuz yargılanmakta hem de yargılanmaları oldukça uzun sürmektedir. Bundan sonra ise geriye sadece kimi zaman sosyal medya sayfasından feryat figan ederek paylaşım yapan ya da adliye çıkışı basın açıklaması yapan mağdurlar ortaya çıkmaktadır. Elbette ceza hukukunun olmazsa olmaz ilkesi şüpheden sanığın yararlanması ilkesidir; ancak dolandırıcılık dosyalarında genel itibari ile birçok husus süreci netleştirmekte ve aslında tüm gerçekleri ortaya çıkarmaktadır. Yargılananların rahatlığı ise hem az sınırdan ceza alabilme ümitleri hem de ne yazık ki çoğu zaman hukuki ihtilaf mefhumu ile beraat alma umudu olmaktadır.

Vatandaşların yargıya olan güvenini aşağı çekecek

NETHABER: Hukuki ihtilaftan bahsettiniz, bu konuyu biraz daha açabilir misiniz? 

Avukat Emre Apak: Elbette, aslında hukukta önemli bir ayırım vardır. Özel hukuk ve kamu hukuku ayırımı.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu özel hukuk alanına girer iken,5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu kamu hukuku alanına girmektedir. Hukuki ihtilaf ise borçlar hukukuna göre tarafların arasındaki klasik alacak-verecek ilişkisi olarak değerlendirip, icra yolu veya alacak davası ile hak aranması gerekliliğini savunan bir tespittir. Ancak dolandırıcılık suçunun unsuru olan hileli davranış ve menfaat temin etme olayı karşımıza çıkan dosyaların neredeyse yüzde 90 da yer almakta. Ancak buna rağmen çoğunlukla soruşturma aşamasında neredeyse bazen şüphelinin ifadesi dahi alınmadan direk hukuki ihtilaf var denilerek 24 saat içinde takipsizlik kararı verilebilmektedir. Kovuşturma aşamasında ise bu tespitle beraat kararı verilmektedir. Bu durum asla kabul edilebilecek bir durum olmadığı gibi, vatandaşların yargıya olan güvenini de aşağı çekecektir. Bu sebeple en büyük sorunumuzun burada dosyaların ve maddi vakaların unsurların oluşup oluşmadığı amacıyla yetkililer tarafından yeterince incelenmemiş olmasıdır.

Ceza süreleri daha da arttırılabilir

NETHABER: Peki çözüm önerileriniz var mıdır?

Avukat Emre Apak: Tabi ki, öncelikle her ne kadar ceza süreleri yeterli görünse de ceza süreleri daha da arttırılabilir. Bu çalışma bu suç tipine olan eğilimi bir nebze azaltabilir. Ancak en önemli husus yeterince dosyaların incelenmemiş olması olduğu için ve bu suç tipinde insanların daha çok maddi-ki kimi zaman milyonları bulabilir-menfaat kaybı olduğu için sadece bu suç dosyalarına ile ilgili olarak savcılık büroları kurulmalı ve kıdemli savcı veya kovuşturma aşaması için yargıç görevlendirilmesi yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Nitekim hem gün geçtikçe sayıca artış gösteren bir suç tipi olması hem de unsurları açısından gerçekten ihtimamlı değerlendirme gerektiren bir suç tipi olması sebebi ile bahse konu çözüm önerimiz uygulamaya konulabilir. Ayrıca yargılamaların da uzun sürmemesi açısından kolluk biriminin mali şubesinin de nitelik ve nicelik açısından yenilenmesi sürecin hızlanması açısından olumlu bir katkı sunacaktır diye düşünmekteyiz.