Malatyalı depremzedeler de aynı mağduriyeti yaşar mı?
Adana'daki depremzedelerin sigorta şirketleri tarafından mağdur edildiğini yazan Mehmet Serbes'in sözleri, Malatya'daki depremzedelerin akıllarına 'Aynı kaderi biz de mi yaşayacağız?' sorusunu getirdi.
6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, bölge halkının yaşadığı mağduriyetler son bulmadı. Özellikle sigorta şirketlerinin tutumu, birçok depremzede için adeta ikinci bir felaket haline geldi.
Sözcü Gazetesi yazarı Mehmet Serbes’in kaleme aldığı “Depremzedeye bir darbe de sigorta şirketlerinden” başlıklı yazı, bu mağduriyetin en net örneklerinden biri oldu. Serbes, Adana’da yaşanan can kayıplarına ve yıkımlara dikkat çekerek, orta hasarlı olduğu tespit edilen ve daha sonra yıkım kararı verilen binalar için sigorta şirketlerinin ödeme yapmadığını vurguladı. “Evi yıkılmış ama hayatta kalmışsan, sigorta seni görmüyor” diyen Serbes, "Bu nasıl mantık?" sorusunu yöneltti.
Serbes, yayınladığı yazısında, Adana'da 500 can kaybına neden olan yıkımlardan bahsederek, “Bakın, mahkemeler bu konutlar orta hasarlı diye karar veriyor, işin ehli mühendisler güçlendirilmesi mümkün değil dediği için ağır hasar kapsamında evlerimiz yıkılıyor. Fakat sigorta şirketleri, “Güçlendirseydiniz” diyor ve para ödemiyor” dedi.
Serbes'in sözcü.com.tr'de yer alan yazısı şu şekilde;
"6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, “Güney ve Güneydoğu Anadolu’daki 11 ilimizi vurdu.
Adana’da 500 can kaybına yol açan bina yıkımları gerçekleşti.
Deprem merkezinden 200 km uzakta olmasına rağmen koca koca binalar deprem anında tuzla buz oldu. Yüzlerce vatandaşımıza mezar oldu. Geride tarifsiz acılar yaşayan yakınlarını bıraktı.
Depremde ölenlerin acısını hala o günkü gibi yaşıyoruz.
Depremde yıkılan binaların yanı sıra yüzlerce bina da orta ve ağır hasar aldı.
Depremde orta veya ağır hasar gören evlerinde oturup da evleri yıkılmayan, şans eseri hayatta kalanları da başka sıkıntılar bekliyordu.
Bunlardan birisi depremden önce evlerini sigortalatmış olan, depremde orta veya ağır hasarlı olduğu tespit edilerek neticeten yıkılan konutların sahiplerine sigorta şirketlerinin para ödememesi sorunu idi.
Bu konuyu yakından biliyorum, zira ben de depremde evi orta hasar almış, güçlendirilmesi yeniden inşası kadar masraflı olduğu için ağır hasar kapsamına alınarak evi yıkılmış bir depremzedeyim.
Ama ben ve benim gibi yüzlerce kişi, orta hasarlı olup güçlendirilmesi mümkün olmadığı için hakkında yıkım kararı verilen binaları nedeni ile sigorta şirketlerinden paralarını alamıyor.
Bakın, mahkemeler bu konutlar orta hasarlı diye karar veriyor, işin ehli mühendisler güçlendirilmesi mümkün değil dediği için ağır hasar kapsamında evlerimiz yıkılıyor.
Fakat sigorta şirketleri, “Güçlendirseydiniz” diyor ve para ödemiyor.
Peki biz mağdur depremzedelerin, taşınmazın güçlendirilmesi mümkün değil veya güçlendirme masrafı yeniden yapım masrafını geçer diyen bilirkişilerin, bu hususta yönetmelik gereği işlem yapan ilgili bakanlığın sigorta şirketleri kadar aklı yok mu?
O zaman Valilik niye yıkım kararı veriyor?
Sigorta şirketleri burada hak sahiplerine para ödememek için ipe un seriyor.
Bu konuda yüzlerce depremzedenin dosyası iş yoğunluğu nedeni ile mahkemelerde sırasını bekliyor. Yargılamanın son bulması, hakkımız olan paraya yıllar sonra, para değerini kaybettiğinde ulaşmamız da cabası. Öyle olunca kazanan depremzedeler mi oluyor?
Oysa depremin üzerinden iki sene geçti ve insanlar mağdur oldular.
Mahkemelerinin bu davaları hızlıca bilirkişi incelemesine tabi tutup bir an önce karara bağlaması lazım.
Yazıktır, insanlar evlerini kaybetmişler, kimisi kirada oturuyor, kimisi akrabasına sığınmış, yazık değil mi bu insanlara…
Ayrıca, depremden hemen sonra valilik 'orta hasarlı binalar yıkılacak evlerinizi terkedin, boşaltın' demişti.
Benim gibi bu insanlar da o zamanlar pahalı pahalı taşıyıcılar buldu ve bütün eşyalarını kırılıp dökülme pahasına güçlükle taşıdı.
Bunu o zamanlar Adana Valisi olan Süleyman Elban bizzat toplantıda söyledi, bizlerde ordaydık hatta.
Şimdi suç bizlerin mi?
Biz devlete güvenmeyip kime güvenecektik.
Üstelik bu insanlar yıllarda gerek DASK gerekse ihtiyari konut sigortalarını ödemişler.
Peki, boşuna mı ödedi bu paraları bu insanlar?
Sigorta böyle durumda insanlara hak ettiği parayı zamanında ödemeyecekse ne zaman ödeyecek?
İlle sigorta değerinin karşılanması için hak sahiplerinin yıkılan evlerin altında kalıp ölmesi mi lazım?
Evin ille de deprem sırasında yıkılması gerekiyor ise o zaman evini sigortalan hak sahibine parasını öldükten sonra mezarına gidip mi vereceksiniz?
Böyle bir mantıksızlık olur mu?
Sigorta şirketleri yıllarca poliçeleri keserken, sigorta paralarını tahsil ederken iyiydi de şimdi neden ortaya çıkmıyorlar?
Bundan sonra insanlar sigorta şirketlerine neden güvensin, evlerini neden sigorta ettirsinler?
Neresinden bakarsanız bakın son derece mağduriyet yaratmış bir durumla karşı karşıyayız.
Bir taraftar yıllarca tahsil ettikleri primleri karşılaması gereken sigorta şirketleri evleri yıkılan insanlara hakkı olan parayı ödemiyor, diğer yandan insanlar mahkeme kapılarında yıllardır bekliyor.
Artık yeter!
Valilik ile Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü başta olmak üzere bütün yetkili kurumlar, bir ön önce harekete geçmeli ve vatandaşın mağduriyetine bir son vermelidir. Çünkü geç gelen adalet, adalet değildir…"