Malatya'nın tek kültürü kayısı: Yeterli değil, çeşitlendirilmeli....
12 Nisan'da Türkiye genelinde etkili olan soğuk hava, Malatya dâhil 36 ilde zirai dona yol açtı. Malatya'da düzenlenen 'Küresel Isınma ve İklim Değişikliğinin Türkiye'ye Olası Etkileri' konulu konferansta konuşan Prof. Dr. İbrahim Atalay, kayısının çeşitlendirilmesi ve tarım arazisine uygun ürünlerin yetiştirilmesi gerektiği belirtti.
Malatya Turgut Özal Üniversitesi ev sahipliğinde, Malatya Ticaret Borsası ve Fırat Kalkınma Ajansı'nın katkılarıyla “Küresel Isınma ve İklim Değişikliğinin Türkiye’ye Olası Etkileri” konulu konferans düzenlendi. Konferansta, 12 Nisan gecesi Malatya’da kar yağışı nedeniyle yaşanan zirai don olayı ve bu olayın kayısı üzerindeki etkileri ele alındı. Malatyalı Prof. Dr. İbrahim Atalay, iklim değişikliğinin kayısı üretimine olan etkilerini bilimsel veriler ışığında değerlendirdi.
Küresel ısınmanın oluşmasında ABD ve Çin’deki üretimden kaynaklanan karbondioksit gazının etkisiyle oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Atalay, Türkiye için atmosferde değişime sebep olacak üretimin olmadığı için önemli bir sorun haline gelmediğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Bu küresel ısınma nedir? Dünyada tabii iklim değişmeleri var. Günümüzde bu mevsimler arasındaki sıcaklıktaki yağıştaki değişme iklim değişmesi diyemeyiz. Çünkü normal osilasyon dengesi içerisinde bu olur. Özellikle yağışlı bölgede mesela Orta Avrupa'daki yağışta sıcaklık değişme çok az iken bizim gibi ülkeler özellikle Akdeniz bölgesinde, iç karasal bölgelerde yıllara göre sıcaklıkta olmasa bile yağışlar çok önemli değişimi olur. Ekstremlerde de yani bazı yıllar çok soğuk, donlu geçer. Bazı yıllar azalır. Bazı yıllar kar yağışı çok artar. Bazı yıllar ise çok azalır. Şimdi günümüzdeki iklim değişmesi biz tabii tam iklim değişmesi demiyoruz. Çünkü bunlar uzun süredir öyle kalkıp da 3-5 yıllık arası da 10-20 yıllık verilere göre bunları veremezsiniz. Sanayi dönemi öncesinde havada bulunan karbondioksit 270 ppm iken günümüzde 400 ppm'i aşmıştır. Şimdi karbondioksit özellikler nedir? Sera gazları deriz. Bu sıcağı tuttumu vermez. Nereye kadar vermez? Ta o karbondioksit ortadan kalkana kadar vermez. Dolayısıyla havada ne var? Bir karbondioksit artışı var. Bu karbondioksit artışı sıcaklığın daha fazla tutulmasına neden oluyor. Küresel yönden bu sıcaklığın artışının iki tane baş zalımı vardı. Bunların birisi Amerika, birisi de Çin'dir. Mesela Türkiye'de atmosferde değişime sebep olacak bir üretim yoktur. Bu iki ülkede vardır. Bu iki ülkenin vermiş olduğu sera gazlarını başka hiçbir ülke vermiyor. Bundan dolayı son 135 yıl içerisinde dünyada sıcaklık ortalama 1 derecenin biraz üzerine çıktı. Türkiyeye baktığımızda Akdeniz bölgesinde biraz sıcaklık artışı var ama kuzey tarafta da soğuma var. Küresel ısınmada ne var? Bir artış var. Özellikle kıyı kesimlerinde sık sık fırtınalar meydana gelecek, hortumlar oluşacak. İç kısımlarda şiddetli yağışlar, seller, heyelanlar meydana gelecek.”
Malatya’da yağış miktarının 200 ila 600 milimetre arasında değiştiğini belirterek, tarımsal planlamada düşük yağış gibi negatif ekstrem değerlere odaklanılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Atalay, “Yağış düştüğü zaman ne olacak? Eğer suyu yoksa mişmişi yetiştiremezsin. Ağaç yetiştiremezsin, meyve bahçesi yetiştiremezsin. Muhakkak sulamaya dayanması lazım. Buğdayda ne yapacaksın? Bazen samanını bile alamayacaksın. Bunları bileceksin ve normal karşılayacaksın. Onun için ne yapacaksın? Tarım yaparsan alternatif bir tarım yapacaksın. Poli kültürüne gideceksin yani farklı tarım ürünlerini yetiştireceksin. Malatya’nın mono kültürü kayısıdır. Kayısıyı çeşitlendireceğiz. Öncelikle toprağın, iklimin, taşın ne olduğunu çok bilmeliyiz. Bu konuda eksikliğimiz var. Aldığımız bilgilere göre hangi alternatifleri kullanacağız, onları değerlendireceğiz. Mesela Malatya'da sıcaklık 2 derece arttı. Malatya'ya hiçbir şey olmaz. Çünkü Malatya'nın gidecek yeri var. Mesela ne yapalım? Bugün kayısı 1.800 m'ye kadar geliyor, 2.000 m'ye çıkar. Yani yine biz bitkisel üretim alırız ama basamaklar değişir” dedi.
Rosby dalgaları sonucunda nisan ayında yaşanan don olayına ilişkin Atalay, şunları söyledi: “Rosby dalgaları 36 vilayetin topraklarını tamamen çöle çevirdi. Bunlar ağaçların soğuğa karşı direncini arttırıyor. İkinci böyle bir olay meydana geldiği zaman ne yapıyor? Ağaçlar daha da dirençli oluyor. Bizim ülkemiz gibi böyle sık sık sıcaklık değişmelerinin ekstremlerinde soğuk ekstremlerin olduğu yerde ağaçlar daha dayanıklıdır. Ağacın direncini arttırır.”
Tarımda verimliliğin artırılması için arazinin potansiyeline uygun ürünlerin ekilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Atalay, “Malatya civari yarı kurak bir yerdir. Burada kuru tarım yaparsın. Sadece buğdayı ekersin. Bir de suyun varsa sulu tarım yaparsın. Sulu tarım yaparsan yazın radyasyonu şiddetli olduğu için fotosentez de tabii artar. Ona göre de iyi ürün alırsın. Bazı yerlerde yağış yetersizliğinden dolayı tahıla uygun değil diyoruz. Ot yetiştir, burası mera sahası diyoruz. Yani her şeyin bir potansiyeli vardır. O potansiyelini kullanacaksın. Kullanmadığın zaman araziyi bozarsın. Arazi degradasyonu dediğimiz olay meydana gelir.”
Prof. Dr. Atalay, iklim değişikliği ve çevresel etkiler üzerine 20 yıl önce kapsamlı çalışmalar yaptıklarını ancak bu çalışmaların yeterince dikkate alınmadığını belirterek, "Millet okumuyor, bir iki tane aklı evvelin lafına bakıyorlar" sözleriyle sitemde bulundu. 20 bin yıl öncesinden günümüze kadar olan hava değişimlerini yayımladıklarını ve haritalandırma çalışmaları yaptıklarını ifade eden Atalay, bu konulara gereken ilginin gösterilmediğini söyledi. Atalay, iklim krizine karşı alınabilecek en etkili önlemin, her ihtimale karşı hazırlıklı olmak ve biyolojik çeşitliliği gözümüz gibi korumak olduğunu vurguladı.
Küresel ısınmayı gözümüzde büyütmemiz gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Atalay, “Sonuç olarak şunu söyleyeyim. Bir, ne yapsak kendimiz yapıyoruz. Hiçbir şeyi oraya buraya bağlamayın. Mesela şu gelen afet nedir? Bu tamam, bu doğal afet. Bura biz diyecek yok da. Ama onun da bir hikmeti vardı. Çünkü dünyada hiçbir şey sebepsiz meydana gelmiyor. Bize ders veriyor. O dersi bilmemiz lazım. Onlardan bir takım ne yapmamız lazım? Sonuçlar çıkaracağız.İki, bu küresel ısınmayı öyle gözünüzün önünde canlandırmayın. Şimdi küresel ısınmayı azaltmanın tek yolu nedir biliyor musun? Yeşillik. Yeşili çoğaltmak. Çünkü havadaki karbon siz nasıl düşüreceksiniz? Fotosentez diyorlar. Bitki ne yapacak? Onu alacak, bünyesine bağlayacak. İşte karbon aynı zamanda nedir? İşte bitkisel üretim esas temel taşıdır. Dolayısıyla yeşillenmeyle Türkiye’de küresel ısınmayı yavaşlatabiliriz. Küresel ısınma dünyadaki tahıl üretimini arttırdı” dedi.