5 yılda pandemi, deprem, zirai don şimdi de kuraklık! Afetler Malatya'nın yakasını bırakmıyor…
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, temmuz ayı kuraklık haritalarını yayımladı. Aylık verilere göre elde edilen bulgular sonucunda temmuz ayında Malatya'nın batı ilçelerinde kuraklık riski bulunmazken, doğu ilçelerinde şiddetli kuraklık yaşandığı tespit edildi.
Malatyanethaber.com muhabiri Merve İnan’ın Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan “Meteorolojik Kuraklık Analizleri” verilerinden derlediği bilgilere göre, Malatya’da temmuz ayı şiddetli kuraklıkla geçti. Yurt genelinde etkili olan rekor sıcaklıklar, ülke genelinde kuraklığa neden olurken, Malatya da bu durumdan ciddi şekilde etkilendi.
Malatya’da don, sel ve kuraklık
İklim krizinin etkisiyle hava koşullarında yaşanan ani değişimler, başta tarım sektörü olmak üzere birçok alanda vatandaşları zor durumda bırakıyor. Süreç, Nisan ayında hava sıcaklıklarının eksi 13 derecelere kadar düşmesiyle başladı ve yaşanan zirai don felaketi, kentte tarımsal üretimi olumsuz etkiledi. Ardından, bahar aylarının sonu ile yaz mevsiminin başında etkili olan kuvvetli sağanak yağışlar, şehirde hayatı adeta durma noktasına getirdi. Altgeçitler, sokaklar ve caddeler sular altında kalırken, çevre yolu ulaşıma kapandı, araçlar göle döndü ve bir hastanenin tavanı çöktü. Yağışların ardından temmuz ayında etkili olan aşırı sıcaklar, kuraklığın etkilerini belirgin şekilde ortaya çıkardı. Hava sıcaklıkları mevsim normallerinin 6 ila 12 derece üzerinde seyrederken, Türkiye genelinde en yüksek sıcaklık 50,5 dereceyle Şırnak'ın Silopi ilçesinde ölçüldü. Sıcaklıklardaki bu artış nedeniyle yaşanan kuraklık, orman ve su kaynaklarında azalmaya yol açarken; çevresel, ekonomik, kent yaşamı, kalkınma, teknoloji, gıda, temiz su ve sağlık alanlarında ciddi sorunlara neden oluyor.
Şiddetli kuraklık su kaynaklarını tehdit ediyor
İklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün daha da derinleştiği Malatya, son yılların en kurak ve en sıcak günlerini yaşıyor. Kuraklık nedeniyle yaşanan su kıtlığı, kentin ana içme suyu kaynağı olan Kaptaj’da debinin son 10 yılın en düşük seviyesine inmesine neden oldu. Geçen yılın temmuz ayına göre su debisinde yüzde 20’lik bir azalma yaşanırken, saniyede ortalama 700 litre su kaybı yaşanıyor. Bu durum, sorunun boyutunu net şekilde ortaya koyuyor.
6 Şubat depremlerinin ardından Malatya’nın içme suyu şebekelerinde meydana gelen ağır hasarlar ile kent merkezinde sürdürülen yoğun inşaat ve altyapı çalışmaları sırasında yaşanan, ortalamanın 4-5 kat üzerindeki arızalar, su kayıplarını artırdı. Tüm bu etkenlere, temmuz ayında yaşanan şiddetli kuraklık da eklenince, Malatyalılar su tehdidini artık çok daha yakından hissetmeye başladı. Yetkililerin son günlerde sıklıkla yaptığı “suyu tasarruflu kullanın” çağrısı da durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Yaz aylarında artan aşırı sıcaklık nedeniyle yaşanan buharlaşma, su kaynaklarında ciddi oranda azalmaya neden oluyor. Geçtiğimiz yıl temmuz ayında kent genelindeki barajların doluluk oranı yüzde 47 seviyesindeyken, bu yıl aynı dönemde bu oran yüzde 32,63’e geriledi. Bu da geçen yıla oranla yaklaşık yüzde 31’lik bir düşüş anlamına geliyor.
Malatya’nın kuraklık haritası
Temmuz ayı kuraklık haritasına göre, özellikle Marmara, İç Anadolu ve Ege bölgelerinde etkili olan şiddetli kuraklık dikkat çekiyor. Aşırı kuraklığın yaşandığı bu bölgelerde çıkan ve kontrol altına alınmakta zorlanılan orman yangınları da kuraklığın ciddi bir sonucu olarak değerlendiriliyor.
Malatya’daki durum ise diğer bölgelere kıyasla farklılık gösteriyor. Kentin doğu ve batı ilçeleri arasında kuraklık şiddeti açısından belirgin bir fark bulunuyor. Kale, Pütürge ve Arapgir ilçelerinde kuraklık riski görülmezken, batıdaki Akçadağ, Doğanşehir, Hekimhan, Yeşilyurt, Kuluncak ve Darende ilçelerinde şiddetli kuraklık uyarıları dikkat çekiyor. Malatya’nın yanı sıra çevre illerden Kahramanmaraş, Sivas ve Adıyaman'da da şiddetli kuraklık uyarıları yapılırken, Elazığ’ın bazı bölgelerinde benzer risklerin olduğu görülüyor.
Etkili yönetim ve tasarruf şart
Malatya’da kuraklığın etkisiyle su kaynaklarında yaşanan ciddi azalma, su yönetimi konusunda acil ve etkili adımların atılmasını zorunlu hale getiriyor. Yetkililerin, su krizinin derinleşmesini önlemek amacıyla kısa, orta ve uzun vadeli çözümleri hayata geçirmesi büyük önem taşıyor. Öncelikli olarak içme suyuna alternatif kaynakların belirlenmesi ve bununla birlikte, içme suyunun tarımsal sulamada kullanılmasının önüne geçilmesi, mevcut suyun verimli kullanımı açısından kritik bir adım olarak öne çıkıyor. Vatandaşların da bahçe sulama, halı yıkama, havuz doldurma gibi yüksek su tüketimine neden olan uygulamalardan kaçınılması en etkili önlemler arasında yer alıyor. Yetkililerin, uzun vadede kalıcı çözümler için altyapı ve şehir planlamalarının teknik, bilimsel ve sürdürülebilir esaslara göre planlaması gerekirken; yağmur suyu hasadı, gri su kullanımı, damla sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması gibi yöntemlerin hem su yönetimi hem de tarımsal üretim açısından büyük bir önem arz ediyor.