2008'de yasaklanmıştı: Malatya'da Yeniden Gündemde! Ormanların Yeni 'Bekçileri' Olabilir
Malatya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı İhsan Akın, küçükbaş hayvanların ormanlık alanlarda kontrollü bir şekilde otlatılmasına yeniden izin verilmesi gerektiğini ifade etti.
Geçtiğimiz ay birçok ilde yaşanan orman yangınlarının ardından, yangınların yayılmasında etkili olan kuru ot ve çalılıkların temizlenmesi için küçükbaş hayvanların ormanlık alanlarda otlatılması konusu yeniden gündeme taşındı. Bu kapsamda açıklama yapan Malatya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı İhsan Akın, yangın riskini azaltmak için belli bölgelerde koyun ve keçilerin kontrollü bir şekilde otlatılmasına izin verilmesi gerektiğini belirtti.
Keçiler ormandaki kuru otları temizliyor
Keçilerin ormanlık alanlardaki kuru otları temizleyerek yangın riskini azalttığını ifade eden Akın, yurt dışındaki ormanlarda küçükbaş hayvanların yayılması için insanların teşvik edildiğini belirtti. Akın, “Keçilerin aslında ormana zarar vermediğini, ormandaki yangınların özellikle önlenebilmesi için kontrollü bir şekilde yayılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Keçiler, ormanlardaki otlar kurumadan o otları yiyor ve oralara gübrelerini bıraktığı için de aslında ormanlara özellikle büyük dediğimiz ormanlara çok fayda sağladığını biliyoruz. Bunu yurt dışında da gezdiğimiz ülkelerde de gördük. kontrollü ve paylı sistemle ormanların yayılması için özellikle yetiştiricilerin teşvik edildiğini, bazı ormanlarda, adalarda, kavşaklarda, birçok alanda küçükbaş hayvanların yayılması için insanların teşvik edildiğini hatta prim bile verildiğini biliyoruz.” diye konuştu.
“Keçi ve Orman İç İçedir”
Geçmişte küçükbaş hayvanlara karşı yanlış düşüncelerin hâkim olduğunu vurgulayan Akın, özellikle hayvancılıkla uğraşan insanların, ormanlara sahip çıktığını dile getirerek şunları söyledi:
“Geçmişte keçiyi günah keçisi yapan bazı bürokratlarımız, belediye başkanlarımız, bu işi bilmeyen balkondan yetişmiş memur zihniyetiyle yetiştiriciye, üreticiye bakan insanlar vardı. Şimdi bunların sayısı azaldı ama halen şu mantığı gideremedik. Aslında orman ve keçi iç içedir ya da koyun. Çünkü sarıkeçililer, karakeçililer, bizim yörüklerimiz vardır. Gidin bakın Toros Dağları’nda oralarını kendi alanları, kendi evleri gibi, mal sahipleri gibi koruyup kollarlar, bekçilik yaparlar. Asla dışarıdan insanların gelip ormana zarar vermesini, orada piknik yaparak sağa sola ateş atmasını, yangın çıkarmasına müsaade etmezler. Yani bir taraftan da bekçilik yaparlar. O yüzden kontrollü bir şekilde bütün alanlarda olmasa bile, büyük ormanların olduğu alanlarda küçükbaş hayvancıların teşvik edilerek oraların yayılması lazım.”
Keçilerin ormanlara zarar vermediğini aktaran Akın, hayvan gübresinin biyolojik çeşitlilik açısından faydalı olduğunu da ifade ederek, “Türkiye'deki birçok birlik başkanımız ya da bazı bürokratlarımız şunu bilir ki; keçiler ormana zarar vermiyor. Sadece küçük minyatür dediğimiz filizler vardır. Tabii ki oralara girmesine biz de razı değiliz ama gelişmiş ormanlarımızda kesinlikle kontrollü yayılım yapılması lazım. Oraların açılması lazım Ormanları temizliyorlar, gübreliyorlar. Dışkısını bıraktığı zaman gübreleme oluyor ve bin bir çeşit ot bitiyor.” dedi.
Ormanlarla ilgili eğitim verilmeli
Ülkede ana sınıfından itibaren ormanları koruma bilincinin aşılanması gerektiğini söyleyen Akın, şunları dile getirdi:
“Yani bizim ormanlık alanlarla ilgili eğitim de vermemiz lazım. insanları bilinçlendirmemiz lazım. Bir ağacın kaç senede yetiştiği ile ilgili, oksijenin insanlara, hayvanlara, havaya ne kadar faydalı olduğunu, ağaçlar olmadığı zaman yağmurların, suların, bulutların olmayacağını anlatmamız lazım. Türkiye genelinde anaokulundan itibaren ormanların ne kadar faydalı olduğunu insanlara anlatmamız lazım. Çünkü orman olmazsa ağaç olmazsa nefes alamazsınız. O zaman çöl olur. Sonra da sıcaklardan, kuraklıktan, her türlü şeyden şikâyet edersiniz. Ormanlara sahip çıkmak lazım, korumak lazım. Kollamak lazım. Bu da ne ile olur? Küçükbaş hayvancılığın dönemsel, bölgesel, lokal olarak kontrollü bir şekilde her alanda otlatmasıyla olur.
Çobanlar teşvik edilmeli
Çobanların ormanları gözetip koruduğunu da sözlerine ekleyen Akın, Avrupa’daki gibi ormanların kontrollü yayılmasını ve çobanların teşvik edilmesi gerektiğini belirtti. Böylece ormanlık alanlarda yangın riskinin de azaltılabileceğini vurgulayan Akın, şu şekilde konuştu:
“Çobanın olduğu yerde kimse yangın çıkaramaz. Onlar kendi sahipleniyor ormanı. Gidin bakın Mersin'de, Adana'da, Konya'da, birçok bölgemizde, Ege'de, yani hayvancılığın olduğu yerlerde Antalya'da dışarıdan birisi gelip ormanı kötü kullanması ya da piknik yaparak ateş bırakmasına çoban müsaade etmez. Kontrollü bir şekilde zaten açıldığı zaman, hangi çoban nereyi yayacaksa ona göre bölgeler belirlenir. Sonra çoban oraya sahip çıkar. Avrupa'daki gibi orman alanlarını kontrollü yayan, ormana zarar vermeyen, zarar verenlere engel olanlarla ilgili de teşvik ve destek verilmesi lazım. Neden? Çünkü onlar oraya sahip çıkar. Fazlasıyla sahip çıkar. Hatta götürür kendisi de fidan diker.
Biz yine aynı şekilde küçükbaş hayvancılığa hem teşvik edilerek hem kontrollü yayın hem alanların belirlenmesi, listelerin oluşturulması istiyoruz. kimliklerini alırsınız. Hangi bölgeye hangi çoban yayıyorsa ona göre kontrollü bir şekilde yaydırırsanız yarın bir gün bir sıkıntı olduğunda, bir problem olduğunda çağırır muhatabınız var. En azından sorarsınız. Ama şimdi siz diyelim yolgeçen hanı gibi olursa kime neyi soracaksınız?
Orman Genel müdürlüğümüzde istişare edilerek, güzel, birkaç tane de bölgesel toplantılar yapılarak, eğitimler verilerek, kontrollü bir şekilde ormanları yayacak çobanlar belirlenirse ve çobanlara da ekstra koruduğu, kolladığı, orayı yaydığı için, gübrelediği için küçük küçük teşvikler de sunulursa orada çok güzel şeyler olacağına inanıyorum. Yangınların da kesinlikle önleminin alınacağını, en azından yani %100 olmasa dahi %60 %70 faydalı olacağını görüyoruz, biliyoruz.”